Gerçek pislikler de kaba ve hafif olmak üzere ikiye ayrılır
GERÇEK PİSLİKLER DE KABA VE HAFİF OLMAK ÜZERE İKİYE AYRILIR.
Kaba pislikler:
Kan, çocuk da olsa insanın dışkısı ve idrarı, eti yenmeyen hayvanların dışkısı, idrarı ve salyası, insan bedeninden çıkmakla, abdesti bozan irin ve benzerleri, şarap, kaz, ördek ve tavuk dışkısı, eşek, katır ve fare idrarı, kendiliğinden ölen (murdar) hayvanın leşi ve derisi... gibi şeylerdir.
Hafif pislikler ise:
Atın ve eti yenen hayvanların idrarı ve eti yenmeyen kuşların dışkısıdır.
Kaba ve hafif pislik arasındaki fark, namaza engel olmaları söz konusu olduğunda anlaşılır. Yerinde de görüleceği üzere, namazın şartlarından biri de, namaz kılanın üstbaşının temiz olmasıdır. Ancak pisliklerden en ince zerresine kadar sakınmak güç olduğundan çok az miktarları bağışlanmış ve namaza engel sayılmamıştır. Işte bu ölçü, kaba pisliklerde daha az, hafif pisliklerde daha fazladır. Meselâ bir dirhem (yaklaşık 3 gram) ya da bir el ayasını ıslatacak kadardan az kaba pislik, her nasılsa insan üzerinde bulunmuşsa, bu onun namazına engel olmaz. Hafif pislikte ise bu ölçü, elbiseden her organa düşen kısmın dörtte biri kadardır. Yani hafif pislik dediklerimizden meselâ kolumuzdaki elbisenize bulaşsa, elbisenin kolunun dörtte birinden fazlasına bulaşmadıkça namaza engel olmaz.
Pislikler ayrıca görülen ve görülmeyen diye de ikiye ayrılır.
Kan ya da dışkılar gibi görülen pislikler, pisliğin kendisinin giderilmesiyle, idrar gibi görülmeyen pislikler ise bulaştığı yerin su ile üç defa yıkanıp her seferinde iyice sıkılmasıyla, sıkılan cinsten değilse, her seferinde kuruyana kadar bekletilmesiyle yok edilmiş olur.
Dört şey, pis sanıldığı halde temizdir. Balık kanı, eti yenen kuşların dışkışı, eşek ve katır tükrüğü, eti yenen hayvanların ölmüşlerinin sütü ve peynir mayalıkları.
Yaş ve pis bir elbisenin üzerine, temiz ve kuru bir elbise konsa, ya da aksi yapılsa, kuru olana, sıkılınca damlayacak kadar yaşlık geçmişse, temiz olan da pislenmiş olur. Az bir nemlik geçmişse birşey gerekmez.
Pisliğin yıkanılmasıda ince araştırmaya gerek yoktur. Meselâ kilotuna bir kaç damla idrar düşen ve kuruyan kimse, düştüğü yeri bilmese bile, kuvvetle zannettiği bir yerini yıkamasıyla temiz olur.
Pislikleri, ya da pislenen şeyleri temizleme yolları bazı fıkıh kitaplarında yirmibire kadar çıkartılır. Bunların en önemlisi su ile yıkamaktır. Gül suyu ve sirke de bu konuda su gibidir. Ancak et suyu, zeytinyağı ve süt gibi sıvılar temizleyici değildir. Su ile yapılan temizlemeye, yıkamakla temizleme adı verilir.
Su ile yıkamakla temizleme dışındaki temizleme yolları şunlardır: Silmekle temizleme; ayna, cam, porselen v.b. gibi pürüzsüz, parlak ve pislik çekmez yüzeyler için kulanılır ve pis olan bu tür yüzeyler iyice silinirlerse temiz olmuş olurlar. Kurumakla temiz olma; yeryüzü ve ona bitişik şeyler için bir temizleme; ya da temizlenme yoludur. Tahta gibilerden yontmakla temizleme; başkalaşım ile temiz olma, tuzlaya düşen leşin tuzlaşması gibi. Toprak gibileri kazmakla temizleme, deriyi tabaklamakla temizleme, şarap için, sirkeleşme ile temiz olma, derisi tabaklanabilen hayvanların derisini, o hayvanları şer`î usule göre boğazlamakla temizleme, yine şarap için sirkeleştirme ile temizleme, elbisede kurumuş menî için ovalayarak temizleme, ayakkabı ve mest gibi şeyleri yere sürtmekle temizleme, içinde pis su bulunan küçük bir havuza suyun bir taraftan girmesi ve öbür yandan çıkmasıyla temiz olma, pis kuyunun suyunun çekilmesiyle temiz olması. Neresi pis olduğu bilinmeyen bir şeyi kısmen tasarrufla temizleme, yarısından azı pis olan pamuğun hepsini aletle atmakla temizleme, kuyunun suyunu boşaltmakla temizleme, yakmakla temizleme, içerisine pislik damlayan pekmez, süt ve bal gibi şeyleri su ilâve edip kendi ölçüsüne ininceye kadar üç defa kaynatmakla temizleme, yağ yumağı gibi katı ve yumuşak şeylere bulaşan pisliği oyarak temizleme.
Bir şeyin temiz olması demek ille de o şeyin yenebilir ya da içilebilir olması demek değildir. Aksine temiz olan bir şey yenen ve içilen bir madde ise, yenilebilir ve içilebilir, böyle bir madde değilse, yani toprak ve gazyağı gibi yenilip içilemeyen bir madde ise, elbiseye bulaşırsa namaza mani olmaz, yenecek maddelere bulaşırsa onu pisletmez, yenmesini engellemez demektir.
Pisliğin izini gidermede; sabun, deterjan ve benzeri temizleyicilere ihtiyaç duyuracak kadar azı bağışlanmıştır, böyle bir temizleyici bulamadığı takdirde su ile çıkan kadarını temizlemesi yeterlidir.
Pis olan bir madde ile üç özelliğinden; yani renginden, kokusundan ve tadından biri değişen akarsu ve akar olmayan çok su, kaplarda ve depolarda bulunan ve üç özelliğinden birini değiştirmese bile, içine pislik düşen az su, hem pis olur hem de temizlemede kullanılmaz. Meselâ şehirlerde evlerdeki musluklardan akan su, rengi ve tadı değişmemekle beraber lağım koksa, ya da kokusu ve tadı değişmemekle beraber kan rengine bulansa, o su pis olur. Onunla abdest alınıp yıkanılmayacağı gibi, onunla yıkanan elbise ile de namaz kılınamaz. Onunla pişirilen yemek yenmez. Büyükçe havuzların ve göllerin sularıyla, akan nehirlerin ve çayların suları da böyledir.
Suyun üç özelliğinden biri temiz bir maddeyle değişse, meselâ suya toprak karısıp suyu bulandırsa su pis olmaz. Temizlemede ve içmede kullanılabilir.
Pis olmadığı halde temizlikte kullanılamayan sular da vardır. Bunlar abdest ve gusulde kullanılan sulardır. Yani insanın organları ve bedeni ne kadar temiz olursa olsun, gusulde ve abdestte kullandığı su, meselâ biriktirilse, onunla artık ne abdest alınabilir ne de içmede kullanılabilir. Ancak, yıkadığı organlarda başka pislikler yok idiyse, o su pis olmayacağı için meselâ, insanın elbisesine sıçrasa namaza, yiyeceklere sıçrasa yemeye engel olmaz. Böyle sulara "temiz olan fakat temizlemeyen sular" denir.
Şer`an pis sayılan bir şey bulaştığı için yenmesi haram olan yiyecek ya da içecekler hayvanlara da yedirilip içirilemez.