IMA
Bir şeye işaret etmek, söz veya fiili ile bir şeyi belirsizce kapalı bir surette anlatmak. Terim olarak namazda rükû ve secdeye işaret olmak üzere başı eğmek anlamındadır.
Islâm dini kolaylık dini olduğu için hiç bir kimseye gücünün yetemeyeceği bir şeyi emretmemiştir. Namazda da durum böyledir. Farz namazlarda ayakta durmaya güç bulamayan yahut ayakta durunca hastalığı ilerleyecek veya iyileşmesi gecikecek olan kimse oturduğu yerde rükû` ve secdesini yaparak kılar. Oturmaktan da âcizse yattığı yerde ima (işaret) ile kılar.
Ima ile namaz kıları rükû ile secdenin birbirinden ayırt edilmesi için rükûda başını biraz aşağı eğer, secdede daha fazla eğer. Her ikisini eşit yaparsa namazı sahih olmaz.
Ima`nın hakikatıbaşı eğmektir. Son derece eğilerek alnını yere yaklaştırmak lâzım değildir.
Secde etmeye gücü olmayan kimsenin secde edebilmesi için önüne yüksek bir şey koymak mekruhtur. Ima yeterlidir. Peygamber efendimiz (s.a.s) bir hastayı ziyaret etmiş önüne yastık koyarak namaz kıldığını görünce yastığı atmış, hasta önüne tahta koymuş, Peygamberimiz onu da alarak "Gücün yetiyorsa yere secde et. Bunu yapamıyorsan Ima ile kıl ve rükû için olan Imayı secde için olan Ima`dan biraz. daha hafif yap" buyurmuştur. Ima ayakta veya oturarak caiz olduğu gibi, yatarak da caizdir. Ancak bir şeye dayanarak da olsa oturmak mümkün iken yatarak ima etmek caiz olmaz. Oturarak ima`dan âciz olan kimsenin sırtüstü yatması daha uygundur. Bu durumda başının altına yüksekçe bir yastık konur. Böylece hem yüzü gökyüzüne değil, kıbleye gelmiş ve hem de ima yapabilecek bir durumda bulunmuş olur daha önce de belirttiğimiz gibi ima baş ekmekle. Artık bundan da âciz olan kimsenin ne göz, ne kaş ve ne de kalbiyle imâ etmesi gerekmez. Hadis-i şerif de "imâ ile de kılmaya Kadir değilse, Allah onun özrünü kabul etmeye daha lâyıktır" buyurulmuştur (Şurunbilâli, Meraku`l-Felâh, Istanbul 327, s. 130-131).
Artık böyle imâ ile dahi namazlarını kılamayacak durumda olan hastalar, üzerlerinden beş vakitten fazla namaz geçmişse, iyileşince de bu namazları kaza etmez ama beş vakitten az olanları kaza ederler.