MODERN TIP VE ÂDET
Âdet konusunu islâmî esaslara göre inceleyip, helâl ve haram olan davranışları öğrendikten sonra, konuya modern tıbbın bakış açısını da vermek uygun olacaktır. Bu sayede islâmî prensipler ve insan fıtratına uygunlukları daha net anlaşılacaktır. Konunun bu açıdan anlatımına geçmeden önce bu konuda da islâmî bir kuraldan söz etmek istiyorum: Âyet, hadis ve "icma", yani ilk müslüman bilginlerin söz birliği ile hükmü belirlenmemiş konularda islâm, tıbbı bir hakem olarak kabul eder ve meseleyi bilen "adil" bir doktorun zararlı dediğini mekruh, ya da haram, zararsız dediğini de mubah ya da helâl sayar. Meselâ, âdet ve lohusalık devreleri dışında kadından kan gelmesi sırasında cinsel ilişkiyi islâm haram kılmış değildir. Ama adil bir doktor, böyle bir kadını muayenesi sonucu cinsel ilişkide bulunmasının zararlı olacağını söylerse, onun için cinsel ilişki en azından "mekruh" olur.Ama İslam`ın sözü edilen üç yolla hüküm bildirdigi konularda tıbbın dediğine itibar edilmez. Çünkü tıp sürekli ilerlemekte ve bugün zararsız dediğine yarın zararlı diyebilmektedir. Tıp uzmanları bu tür konularda da zaten söz birliği edememektedirler. Meselâ çoğunlukla doktorlar âdet halinde cinsel ilişkinin zararlı olduğunu söylerken, arada bir, bunun zararsız olduğunu söyleyenler de çıkmaktadır.
a) Tıp Açısından Âdet:
Kadının hayatında ilk âdet kanaması (menarche) ile başlayıp, âdetten kesilene kadar (menopouse) her ay belirli zaman devam eden kanamadır. Bu; menses, âdet kanaması, regli, aybaşı, kirlenme gibi kelimelerle de ifade edilir.
İlk âdet görme zamanı memleketimizde 13-14 yaşlarıdır. Daha erken de görülebilir. En erken görülme yaşı olarak kabul edilmiştir. Âdetten kesilme yaşı ise 45- 50`dir. En son 60 yaşına kadar devam edebilir.
Âdetin başlamasına, bitişine ve düzenine etki eden çeşitli faktörler vardır:
l. Şiddetli geçen rahatsızlıklar,
2. Kronik (müzmin) hastalıklar,
3. İklim değişiklikleri (Meselâ sıcak ülkelerde daha erken yaşlarda görülür),
4. Çevre değişiklikleri (Yatılı okul ve seyahat gibi),
5. Korku, heyecan (Harpler ve büyük üzüntüler gibi).
6. Aşırı bedensel faaliyet,
7. Dengesiz zayıflama rejimleri,
8. Aşırı gebe kalma isteği veya gebe kalma korkusu.
Âdet kanaması; rahmin (uterus) en iç tabakası olan endometriumun 27-28 gün süresince, hormonların etkisiyle gelişip, dördüncü hafta sonunda hormonların kandan çekilmesiyle, bu gelişen tabakanın bozulup dökülmesi olayıdır.
"Âdet kanı genellikle, kadın tohumu olan yumurtanın aşılanmadığını, gebeliğin olmadığını gösterir." Buradan anlaşılacağı gibi âdet kanı vücudumuzdaki dolaşan kandan farklı yapıdadır. İçinde bol miktarda doku artığı vardır. Akyuvarlar bakımından oldukça zengindir. Âdet kanında pıhtılaşma olmaz. İçinde birtakım enzim ve kimyasal maddelerin miktarı artmıştır. Meselâ arsen normal kanda Y.103 mikrogram olduğu halde, âdet kanında Y.320 mikrogramdir.
"Genellikle 3-5 gün devam eder. İlk iki gün dahâ bol akar. Akan kan yaklaşık 100 gram kadardır. Pıhtılaşma yan ve suluca olan âdet kanına üreme yollarındaki akıntılar, bu yolun iç zarlarının döküntüleri ve bu yollarda her zaman pek bol bulunan yabancı bir çok mikroplar karışır. Bütün bunlar âdet kanına ağır koku verir... Koku diğer değişmelerle de tiksindirici bir hal alır. Temizliğe dikat etmeyenlerde âdet zamanında ayrıca ağır bir ter kokusu da olur. Kandaki zehir oranı artar. Hattâ bu bazan o derece şiddetli olabilir ki, mayaların üremesini durdurabilir, çiçekleri soldurabilir, sirke ve konserveleri bozabilir..."
b) Âdetlinın Dikkat Etmesi Gereken Konular:
Tarih boyunca âdet kanaması çok ters yorumlanmış, çeşitli kültürlerin etkisiyle âdet gören hanım toplumdan uzak tutulmuş, dışlanmıştır. Zamanımızda ise genç kızlar bu olayı çeşitli kaynaklardan öğrendikleri için hatalı davranışlar içine girebilmektedirler. Ya da utanma duygusu altında hijyenik şartlardan uzak bir yaşantı içerisinde çeşitli hastalıklara kapı açılmaktadır. İlk âdet kanaması genç kızlarda şok etkisi yapmakta, bazan hayat boyu sürecek gerginlik, sinirlilik, korku, huzursuzluk hatta dismonere dediğimiz sancılı âdetlere sebep olmaktadır.
Bu yüzden gelişmekte olan genç kıza aybaşı olayının fizyolojik olduğunu annelik ve kadınlık sorumluluğunun başlangıcı olduğunu. hayatın en anlamlı ve olgun dönemine geçisi simgelediğini anlatmalıdır."Böyle bir dönemde bilgili ve anlayışlı bir anneye düşen en önemli görev; kızını, aybaşı konusunda aydınlatmaktir. Bunun için de kızı ile bir arkadaş gibi konuşup ona, günün birinde idrar yolundan biraz kan geldiğini göreceğini, bunun gayet normal bir olay olduğunu, bundan korkmaması gerektiğini, çünkü anne olacak her genç kızda belli yaştan başlamak üzere bunun görüldüğünü ve gerekli diğer yönlerini öğretmesi gerekir."
Özellikle âdet günlerinde temizliğe çok dikkat etmeli, fena kokuları önlemesi bakımından, üşütmemek kaydıyla, sık sık banyo yapmalıdır."Çünkü bu zaman kanın zehiri arttığı gibi, vücudun salgılarının (ter, yağ ve benzerlerinin) de zehiri çoğalır..." "Bu temizliğin en iyisi, vücudu sıcak sabunlu su ile yıkamaktır. Ilık duşlar bir dereceye kadar yapılabilirse de hamama gitmek doğru değildir. Hamam sıcak olur, âdet kanının artmasına yol açar..." "Ilık ve sıcak banyolar ancak ay hali gelmeden birkaç gün önce âdetleri aksayan ve az gelenlere yararlıdır. Ay halinde iken soğuk su banyoları ve denize girmekten de sakınmalıdır. Bu durum, üreme organlarını fazla kan kaplamasına, dolayısıyla bel ve kasık ağrılarına, üreme yollarının nezle ve iltihaplarına ve pek çok rahatsızlıklara sebep olabilir..." "Her kız ve kadın özellikle de evli olanlar ve doğuranlar, âdetlerine yakın günlerde, âdet günlerinde ve bunu izleyen günlerde cinsel organlarının temizliğine çok dikkat etmelidirler." "Çünkü bir kadının sağlıklı, huzurlu ve neşeli olması, maddî bakımdan ayhali günlerinde gözeteceği temizlik derecesine bağlıdır."
"Aybaşı hali bir bakıma da bir tür hastalık ve yorgunluk demektir. Bizde, başta kısırlık olmak üzere, kadın hastalıklarının çoğu, kadınlarımızın özellikle ay hallerin de dinlenmemelerinden, bu arada kendilerini fazla yormalarından ileri gelir."
"Sancılı âdet görenler, ay hallerini yatakta geçirmelidir. Ayakları sıcak tutmak, karına sıcak pansuman yapmak, ağrıların siddetlerini az çok hafifletir."
Âdet öncesi sendromu, genellikle otuz yaşından sonra sıkça rastlanır. Vücuttaki hormon dengesi bozukluguna bağlı olârak karında gerginlik, el ve ayaklarda ödem, memelerde hassasiyet, kilo alma, çabuk susama, kolay yorulma, başağrıları, kabızlık,başdönmesi; korku, huzursuzluk, mizaç değişiklikleri... göiülebilir. Âdet gördükten sonra bu şikâyetler derece derece azalır. Kişinin, bunların olabileceğini (bunun normal sayılabileceğini) düşünüp boşu boşuna sinirlerini bozmaması, bu devrede ağır işlere kalkışmaması uygun olur.
Âdet halinde kadın, temiz ve kan emici özetlikte ped kullanmalıdır. Direkt pamuk yerine, gazlı beze sarılı pamuk kullanmalı veya özel hazırlanmış yumuşak kumaştan ped temin edilmelidir. Avrupa`da vagina (hazhe) içerisine konan tamponlar vardır. Bunlar uzun süre içerde kalırveya unutulursa çok pis kokulara; akıntılara, tahrişlere yol açar. Onun için bunları kullanmamak daha uygundur.
"Bunun için en iyisi, manifaturacılarda pek ucuza satılan tülbentten birkaç metre alıp, mutlaka ütüleyerek el altında hazır bulundurmaktir."
Petler sık sık değiştirilmeli, ıslak çamaşırla gezmemelidir. Kanama sırasında dış genital bölge sık sık temizlenmelidir. Kokuya karşı kullanılan (intim, spray) gibi kokulu pudralar tende tahrişlere sebep olabilir veya bölgenin asiditesini bozacağından kulanilmaması daha uygun olur.
"Geceleri yatarken dişlerini temizlemeli ve ayaklarını; özellikle de ayak parmaklarının arasını, sabunla yıkamalıdır."
"Ayrıca, soğuk duşlardan, kendisini ve özellikle de ayaklarını üşütmekten, uzun yol yürümekten, ata ve bisiklete binmekten, ayaklı dikiş makınesi kullanmaktan, ağır yük kaldırmaktan, uykusuzluktan sakınmalıdır. Fena koku yayan yiyeceklerden çekinmelidir."
"Evli kadınlar kocalarına, dolayısı ile erkekler de eşlerine böyle günlerde daha fazla bir sevgi ve anlayış göstermelidirler. Çünkü bir çok aile buhranları, kadınların aybaşılı günlerinde, eşlerin karşılıklı anlayışsızlıkları ve yersiz davranışları yüzünden olmaktadır."
Bu arada şunu vurgulamak gerekir: Âdet dışındaki akıntılar nedeniyle bazı hanımlar ped, pamuk, gazli bez kullanmaktadır. Bunlar özellikle abdestin bozulmaması için vaginaya doğru (içeri) konulmaktadır. Bu uygulama, kullanılan malzemenin daha yukarı kaçmasına sebep olabileceğinden veya akıntının önünü kapatacağından ve uzun süre bırakılırsa, mikropların üremesine yol açacağından sakıncalıdır. Dışardan uygulamanın, sık sık değiştirilmesi şartıyla zararı yoktur. Yalnız emici özellikte bez kullanmak uygundur. En iyisi gazlı beze sarılmış pamuktur. (adı ve emici olmayan pamuk kullanmak zararlıdır).
Vücudun genel temizliğinin yapılması ve dinçlik kazanmak açısından âdetin bitiminde de yıkanmak uygundur.
Ayrıca yıkanma amacıyla veya temizlik düşünceşiyle bazı hanımlar vaginaya ellerini sokarak yıkamaya kalkışırlar. Eller her zaman mikrop taşıyan organlardır. Sonra tırnaklar vaginayı ve rahim ağzını (kollumu) tahriş edebilir. Bu sebeple eller gelişi güzel içeriye sokulmamalıdır.
Zaten rahim ağzından salgılanan sivi hazneyi temizler.Nasıl başaşağı tutulan bir bardak içerisinde birşey kalmıyorsa, vaginada da fazla birşey kalmaz, akar.
Âdetli ile Cinsel ilişki:
Âdet halindeki kadının:
1. Vücut direnci azalmıştır,
2. Rahim, iç dokularının dökülmesiyle açık bir yara haline gelmiştir. Dışardan gelecek bir mikrop kolay yerleşir ve faaliyet gösterir,
3. Kadın bu halde iken yapılacak cinsel ilişki tiksindirici olabilir. Onun için cinsel ilişkide bulunulmamalıdır.
"Kadın ay hallerinde erkekle bir araya gelmemelidir. Kan kaybeden, büyük bir sarsıntı geçirmekte olan kadın, bu zaman az-çok rahatsız bilinmeli ve her türlü, özellikle de cinsel heyecanlanmalardan uzak bırakılmalıdır. Ay halinde kadının üreme yolları kanla dolgun rahmin damarlarının ağzı açık, az çok bereli bir haldedir. En titiz ve temiz olanlarda bile bu yollarda uyuşuk ve sinsice bekleyen sayısı, milyonlarca mikrop vardır. Ay hallerinde bunlar hemen çabucak ürer çoğalır, güçlenir, fırsat kollar ve en ufak bir sebeple hemen bereli bulunan üreme organlarına, rahime ve yumurtalıklara salar, bu sıra olacak cinsel ilişki, mikropların her yana yayılmasına sebep olur, bu hal kadını örseler, hasta eder. Devamlı olursa fazla kan boşalmasına, bel ve kasık ağrılarına, ciddi birçok kadın hastalıklarının uyanmasına sebep olur."
"Sonra âdet kanının kendine has ağır bir kokusu vardır. Bu koku pek temiz kadınların bile ter ve tenini kaplar. Bu kokudan kadın kendisi bile tiksinir. Bu sırada olacak cinsel yaklaşmada bu ağır koku erkeği de tiksindirir."
"Zaten kadınlar çoğunlukla bu zamanlarda isteksiz olurlar. Gerçi bu sırada pek isteklenenler de görülür. Fakat her ne olursa olsun, kadın bu devrede dinlenmeye muhtaç olduğundan rahat bırakılmalıdır."
Diğer Konular
Âdet günlerini değiştiren; meselâ âdeti öne alan ya da geciktiren ilaçların kullanılması halinde, geciken ya da öne alınan kan bütün özellikleri ile âdet kanı mıdır?
Âdet günlerinin öne alınması veya geciktirilmesinde gelen kan yine endometriumun dökülmesi ile oluşan aynı özellikte kandır. Bu tür ilaçların çok nadiren tatbik edilmesinde bir sakınca yoktur. Yalnız gelişi güzel, her akla geldiği zaman çeşitli bahanelerle âdet gününü değiştirmek vücudun çalışma mekanızmasını bozacağından yapılmaması uiygundur. Zira ileride düzeltilmeyen veya doktoru çok uğraştiran âdet bozukluklan meydana gelebilir.
MODERN TIP VE ADET DIŞI KANAMALAR
Bu tür kanamalar bir siklus süresi içerisinde âdet kanamasından sonra, temiz olması gereken zamandaki kanamalardır. Yine lohusalık süresini (40-60 gün) aşan kanamalar da hastalık kanamasıdır.
Kanamanın âdet dışında olması, süresinin çok değişik olması, miktarının farklı olması ile âdet kanamasından ayrılık gösterir.
Sebepleri:
a) Psikolojik: Aşırı üzüntü ve sevinç, kanama sebebi olabilir.
b) Organık: Rahimde bir hastalık vardır. Rahim kanseri, urları, yumurtalık kistleri gibi.
Adet dışı kanaması olan kişi doktora müracaat etmeli, gerekli tedbirleri almalıdır.
Bu tür kanaması olanlarla, mikrop kapmalara sebep olabileceğinden cinsel ilişki zararlı olabilir.