Kullandığı kokunun erkek tarafından duyulması halinde kadının gusül abdesti alması gerekeceği doğru mudur?
Kullandığı kokunun erkek tarafından duyulması halinde kadının gusül abdesti alması gerekeceği doğru mudur?
Bilindiği gibi güzel koku Rasûlüllah Efendimiz tarafından övülmüş ve hem kadının hem de erkeğin kullanmaları tavsiye edilmiştir. Ancak kadının kullanacağı kokunun yabancı erkekler üzerinde doğuracağı tepki hesaba katılarak, kadınların koku sürerek çıkmaları yasaklanmıştır. Işin buraya kadar olan yönü ayrı bir konudur. Zaten sağlam duygu ve karaktere sahip bir erkek, kendi karısınınyayâcağı tahrik edici kokudan, başka erkeklerin uyarılmasını aslâ arzu etmeyeceği gibi, edepli ve sağlam karakterli bir kadın da, yabancı erkekler için tahrikkâr ve uyarıcı olmak istemeyecektir. Şimdi bu konudaki bazı hadîs-i şeriflerin mealleri söyledir:
1 - "Bir kadın güzel kokular sürünür ve kokusunu duysunlar diye erkeklerin yanından geçerse, şöyle şöyle dir" (Tirmizîdeki ilâveye göre, yani zaniyedir) (Ebû Dâvûd, teraccul 7; Tirmizi, edep No: 2787
2 - "Kokulanarak mescide çıkan bir kadının namazı, evine dönüp gusül için yıkandığı gibi yıkanmadıkça kabul olmaz."( Ebû Dâvûd, teraccul 7)
3 - "Kadın mescide gitmek istediğinde, kokusundan cünüplükten yıkandığı gibi yıkansın."( E1 Hindi VI/415) Ikinci ve üçüncü hadiselerin zahir (kelimelerinin) manalarına bakıldığında, koku sürünerek camiye giden ya da gitmek isteyen kadının tam bir gusül abdesti alması gerekeceği anlaşılır.( Azımâbâdi, Avnü`1-Mâbûd XI/231) Halbuki yine hadis-i şeriflerden öğrenilen gusül sebebleri, (guslü farz kılan haller) bellidir ve kokulanmak onlardan birisi değildir. Öyleyse bunu ya Alî el-Kârî`nin dediği gibi anlamak ve: Koku bedeninin her tarafına sürülmüşse her yerini yıkamalı, değilse, sürülen yerleri yıkar, demek lâzım,ya da -Allahu a`lem- bunda bir mübâlaga vardır. Yani üstünü başını o kadar iyi yıkamalı ki, âdetâ gusül yapmış gibi olmalı, diye anlamak lâzımdır. Ama kokunun sonu itibariyle gusle sebep olacak durumlara götüreceğine, koku ile onların hemen hemen aynı şeyler olduğuna da işaret olmalıdır. O zaman da bu açıdan mübalağalı bir anlatım olmuş olur.