Bu tür şeyler Islâm`da bulunmayan ve İslam`ın canlı dönemlerinde uygulanmayan bid`at davranışlardır. Buna benzer bid`atler, hep dini hayatın ve inançların zayıflamasıyla ortaya çıkar ve iki şeyi ispata yarar: Bir; demek ki insanlar inançsız yaşayamazlar. Eğer Allah`ın gönderdiği gerçek dini öğrenip ona uymazlarsa kendilerinin icat ettikleri Saçma dinleri uygularlar. Iki; dini bütün ve A1lah`ın gönderdiği dini bilinçle yaşayan insanlar, bu tür bid`atlara ihtiyaç duymazlar.
Ancak bazı işlerin ölüye yarar sağlayacağı ve bazı davranışların sevabının onlara ulaşacağı da bir gerçektir. Âlimlerin çoğu meselâ; ölen birisi için verilen sadakanın, şartlarına uygun olarak okunan Kur`ân-ı Kerîm`in, yapılan duâların ona ulaşacağını söylemişlerdir. (bk. Nevevî, Fetâvâ 92; Ibn Âbidîn, el-Ukâd l1/297.) Fakat ölenin mü`min olarak gitmiş olması, bunun birinci şartıdır. Mü`min olarak ölmeyenler için yapılan bağış dileklerinin aslâ kabul olunmayacağını, Allah (c.c.) Kur`ân`da haber vermektedir. (Tevbe (9) 80.) Hattâ Kur`ân`ın bazı âyetlerini de olsa kabul etmeden ölen birisi için duâ etmenin, duâ edeni de kâfir edeceğini söyleyenler vardır. Çünkü onun kâfir olduğu, Allah`ın indirdiğini kabullenmemesiyle belli olmuştur. Allah ise kâfiri bağışlamayacağını bildirmiştir. Buna rağmen onun bağışlanmasını istemek, Allah`a karşı çıkmak sayılmış ve insanı küfre sokacağı bildirilmiştir.
Böyle belirli gecelerde toplanıp ölen için birşeyler yapmaktansa, imkân bulunulan herhangi bir zamanda onun ruhuna göndermek üzere Kur`ân okumak, onun için hayırlar yapmak. sadaka vermek gerekir.