Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَمَا كَانَ قَوْلَهُمْ إِلَّآ أَن قَالُوا۟ رَبَّنَا ٱغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِىٓ أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَٱنصُرْنَا عَلَى ٱلْقَوْمِ ٱلْكَٰفِرِينَ
Ve mâ kâne kavlehum illâ en kâlû rabbenagfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne).
Onların sözleri ancak, “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et” demekten ibaretti.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve değildi
- وَمَا
- كَانَ
- ك و ن
- sözleri
- قَوْلَهُمْ
- ق و ل
- başka
- إِلَّا
- أَنْ
- demelerinden
- قَالُوا
- ق و ل
- Rabbimiz
- رَبَّنَا
- ر ب ب
- bağışla
- اغْفِرْ
- غ ف ر
- bizim
- لَنَا
- günahlarımızı
- ذُنُوبَنَا
- ذ ن ب
- ve taşkınlığımızı
- وَإِسْرَافَنَا
- س ر ف
- فِي
- işimizde
- أَمْرِنَا
- ا م ر
- ve sağlam tut
- وَثَبِّتْ
- ث ب ت
- ayaklarımızı
- أَقْدَامَنَا
- ق د م
- bize yardım eyle
- وَانْصُرْنَا
- ن ص ر
- karşı
- عَلَى
- toplumuna
- الْقَوْمِ
- ق و م
- kafirler
- الْكَافِرِينَ
- ك ف ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Onların sözleri ancak, “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et” demekten ibaretti.
- Diyanet Vakfı: Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti: Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla; ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Onların: «Ey Rabbimiz günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla, savaş alanlarında ayaklarımızı iyi dire ve kafirlere karşı bizlere zafer ver!» demekten başka bir sözleri de yoktu.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Onların sözleri ancak: «Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı diret, kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!» demekten ibaretti.
- Ali Fikri Yavuz: O âlimlerin sözü sadece şuydu: “- Ey Rabbimiz! Bize günahlarımızı ve işlerimizde yaptığımız taşkınlıklarımızı bağışla. Savaşta ayaklarımızı diret ve kâfirler topluluğuna karşı bize zafer ver.”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Başka bir söyledikleri de yoktu, sade: ya Rabbena bize günâhlarımızı ve işimizde taşkınlıklarımızı mağfiret buyur, cihad meydanında ayaklarımızı iyi dire ve kâfirlere karşı bizleri mansur kıl, diyorlardı
- Fizilal-il Kuran: Onlar sadece «Ey Rabbimiz, günahlarımızı ve davranışlarımızdaki aşırılıklarımızı affeyle, ayaklarımızı kaydırma ve kâfirler karşısında bize yardım et» demişlerdir.
- Hasan Basri Çantay: İşte onların sözü : «Ey Rabbimiz, bizim günâhlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı yarlığa. (Muharebede) ayaklarımızı iyice diret. Kâfirler güruhuna karşı bize yardım et» demelerinden başka bir şey değildi.
- İbni Kesir: Sadece: Ey Rabbımız, günahlarımızı ve işimizdeki israfımızı bize bağışla, sebatımızı artır; kafirler güruhuna karşı bize yardım et, diyorlardı.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve onların sözleri başka değil, şöyle demekten ibaretti: «Ey Rabbimiz! Bizim için günahlarımızı ve işlerimizdeki israflarımızı mağfiret buyur ve ayaklarımızı sabit kıl ve bizlere kâfirler gürûhu üzerine nusret ver.»
- Tefhim-ul Kuran: Onların söyledikleri: «Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kâfirler topluluğuna karşı yardım et.» demelerinden başka bir şey değildi.