Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَلَا يَحْسَبَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ أَنَّمَا نُمْلِى لَهُمْ خَيْرٌ لِّأَنفُسِهِمْ ۚ إِنَّمَا نُمْلِى لَهُمْ لِيَزْدَادُوٓا۟ إِثْمًا ۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ
Ve lâ yahsebennellezîne keferû ennemâ numlî lehum hayrun li enfusihim, innemâ numlî lehum li yezdâdû ismâ(ismen), ve lehum azâbun muhîn(muhînun).
İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- وَلَا
- sanmasınlar
- يَحْسَبَنَّ
- ح س ب
- kimseler
- الَّذِينَ
- inkar edenler
- كَفَرُوا
- ك ف ر
- ki
- أَنَّمَا
- süre vermemiz
- نُمْلِي
- م ل و
- kendilerine
- لَهُمْ
- hayırlıdır
- خَيْرٌ
- خ ي ر
- kendileri için
- لِأَنْفُسِهِمْ
- ن ف س
- إِنَّمَا
- biz süre veriyoruz
- نُمْلِي
- م ل و
- onlara
- لَهُمْ
- artırsınlar diye
- لِيَزْدَادُوا
- ز ي د
- günahı
- إِثْمًا
- ا ث م
- ve onlar için vardır
- وَلَهُمْ
- bir azab
- عَذَابٌ
- ع ذ ب
- alçaltıcı
- مُهِينٌ
- ه و ن
- Diyanet İşleri Başkanlığı: İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
- Diyanet Vakfı: İnkâr edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz onlar için daha hayırlıdır. Onlara ancak günahlarını arttırmaları için fırsat veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bir de inkar edenler, kendilerini bırakışımızın, sakın onlar için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onları sadece günahlarını artırsınlar diye bırakıyoruz.Onlara alçaltıcı bir azap vardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Kâfirler, kendilerine mühlet vermemizin, şahısları için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onlara bu mühleti, ancak günahlarını artırsınlar diye veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
- Ali Fikri Yavuz: Bir de küfredenler, kendilerine ömür ve mühlet verişimizi, sakın kendileri için hayırlı sanmasın. Biz onları sırf günahlarını artırsınlar diye bırakıyoruz. Hem onlara, hor ve hakîr bırakan bir azap vardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bir de o küfredenler kendilerini bırakışımızı zinhar kendileri için bir hayır sanmasınlar biz onları sırf günahlarını arttırsınlar diye bırakıyoruz, hem onlara zillet verici bir azab var
- Fizilal-il Kuran: Kafirler, sakın kendilerine mühlet vermemizin, fırsat tanımamızın iyiliklerine olduğunu sanmasınlar. Onlara sırf günahları artsın diye mühlet tanıyor, fırsat veriyoruz. Onları onur kırıcı bir azap bekliyor.
- Hasan Basri Çantay: O küfredenler kendilerine zaman (ve meydan) vermenizi nefisleri için zînhâr hayırlı sanmasın (lar). Onlara fırsat verişimiz, ancak günâh (larm) ı artırmaları içindir. Onlara hor ve hakıyr edici bir azâb vardır.
- İbni Kesir: Küfredenler, kendilerine mühlet verişimizi; sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, Biz onlara sırf günahları çoğalsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azab vardır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Küfredenler asla sanmasınlar ki, onlara mühlet verişimiz onların nefisleri için bir hayırdır. Biz onlara mühlet veriyoruz ki günahlarını arttırsınlar. Ve onlar için zillet verici bir azap vardır.
- Tefhim-ul Kuran: O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azab vardır.
Resim yüklenemedi.