Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَلَمَّا وَقَعَ عَلَيْهِمُ ٱلرِّجْزُ قَالُوا۟ يَٰمُوسَى ٱدْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَ ۖ لَئِن كَشَفْتَ عَنَّا ٱلرِّجْزَ لَنُؤْمِنَنَّ لَكَ وَلَنُرْسِلَنَّ مَعَكَ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ
Ve lemmâ vakaa aleyhimur riczu kâlû yâ mûsed’u lenâ rabbeke bi mâ ahide indek(indeke), le in keşefte anner ricze le nu’minenne leke ve le nursilenne meake benî isrâîl(isrâîle).
Üzerlerine azap çökünce, “Ey Mûsâ! Rabbinin sana verdiği söz uyarınca bizim için dua et. Eğer azabı üzerimizden kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte elbette göndereceğiz” dediler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ne zaman ki
- وَلَمَّا
- çökünce
- وَقَعَ
- و ق ع
- üzerlerine
- عَلَيْهِمُ
- azab
- الرِّجْزُ
- ر ج ز
- dediler
- قَالُوا
- ق و ل
- Musa
- يَا مُوسَى
- du’a et
- ادْعُ
- د ع و
- bizim için
- لَنَا
- Rabbine
- رَبَّكَ
- ر ب ب
- üzerine
- بِمَا
- verdiği söz
- عَهِدَ
- ع ه د
- sana
- عِنْدَكَ
- ع ن د
- eğer
- لَئِنْ
- kaldırırsan
- كَشَفْتَ
- ك ش ف
- bizden
- عَنَّا
- azabı
- الرِّجْزَ
- ر ج ز
- muhakkak inanacağız
- لَنُؤْمِنَنَّ
- ا م ن
- sana
- لَكَ
- ve mutlaka göndereceğiz
- وَلَنُرْسِلَنَّ
- ر س ل
- seninle beraber
- مَعَكَ
- oğullarını
- بَنِي
- ب ن ي
- İsrail
- إِسْرَائِيلَ
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Üzerlerine azap çökünce, “Ey Mûsâ! Rabbinin sana verdiği söz uyarınca bizim için dua et. Eğer azabı üzerimizden kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte elbette göndereceğiz” dediler.
- Diyanet Vakfı: Azap üzerlerine çökünce, «Ey Musa! sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et; eğer bizden azabı kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve muhakkak İsrailoğullarını seninle göndereceğiz» dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Üzerlerine azap çöktüğü vakit dediler ki: «Ey Musa sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et! Eğer bu azabı bizden sıyırırsan, andolsun ki, sana kesinlikle iman eder ve İsrail oğullarını seninle birlikte muhakkak göndeririz.»
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ne zaman ki, azap üzerlerine çöktü, dediler ki, «Ey Musa! Bizim için Rabbine dua et, sana olan ahdi hürmetine eğer bizden bu azabı kaldırır uzaklaştırırsan, yemin olsun ki, sana kesinlikle iman edeceğiz. Ve İsrailoğullarını seninle birlikte göndereceğiz.»
- Ali Fikri Yavuz: (Onların) üzerlerine o azab çökünce: “- Ey Mûsa! Bizim için, sana verdiği peygamberlik ahdi hürmetine, (Rabbine) duâ et. Eğer bizden bu azâbı kaldırırsan, yemin olsun ki, sana muhakkak iman edeceğiz, ve İsraîloğullarını da elbette seninle beraber göndereceğiz.” dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Vaktaki azab üzerlerine çöktü, ya Musâ! dediler: Bizim için rabbına dua et, sana olan ahdi hurmetine, eğer bizden bu azâbı sıyırırsan kasem olsun ki sana kat´iyyen iyman ederiz ve Beni İsraîli seninle beraber mutlak göndeririz
- Fizilal-il Kuran: Azap başlarına çökünce; «Ey Musa sana verdiği peygamberlik payesine dayanârak, bizim için Rabbine dua et. Eğer bu azabı başımızdan savarsan, andolsun ki, sana inanacak ve İsrailoğulları´nı seninle birlikte göndereceğiz» dediler.
- Hasan Basri Çantay: Üzerlerine o azâb çökünce: «Yâ Musa, dediler bizim için Rabbine — sana olan ahdi hürmetine —düâ et. Eğer bu azabı bizden ayırıb sıyırırsan, andolsun, sana kat´iyyen îman edeceğiz. Andolsun, İsrail oğullarını da seninle beraber mutlak göndereceğiz».
- İbni Kesir: Üzerlerine azab çökünce, dediler ki: Ey Musa, sana olan ahdine göre Rabbına dua et. Eğer bu azabı bizden kaldırırsan; andolsun ki, sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte göndereceğiz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Vaktâ ki onların üzerlerine azap çöktü. Dediler ki: «Ya Mûsa! Bizim için Rabbine dua et, sana olan ahdi hürmetine eğer bizden azabı açarsa, andolsun ki sana elbette imân ederiz ve elbette seninle beraber İsrailoğullarını göndeririz.»
- Tefhim-ul Kuran: Başlarına iğrenç bir azab çöküverince, dediler ki: «Ey Musa, Rabbine -sana verdiği ahid adına- bizim için dua et. Eğer bu iğrenç azabı üzerimizden çekip gideriverirsen, andolsun sana iman edeceğiz ve İsrailoğullarını seninle göndereceğiz.»
Resim yüklenemedi.