Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَأَوْرَثْنَا ٱلْقَوْمَ ٱلَّذِينَ كَانُوا۟ يُسْتَضْعَفُونَ مَشَٰرِقَ ٱلْأَرْضِ وَمَغَٰرِبَهَا ٱلَّتِى بَٰرَكْنَا فِيهَا ۖ وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ ٱلْحُسْنَىٰ عَلَىٰ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ بِمَا صَبَرُوا۟ ۖ وَدَمَّرْنَا مَا كَانَ يَصْنَعُ فِرْعَوْنُ وَقَوْمُهُۥ وَمَا كَانُوا۟ يَعْرِشُونَ
Ve evresnel kavmellezîne kânû yustad’afûne meşârikal ardı ve megâribehelletî bâreknâ fîhâ, ve temmet kelimetu rabbikel husnâ alâ benî isrâîle bi mâ saberû, ve demmernâ mâ kâne yasnau fir’avnu ve kavmuhu ve mâ kânû ya’rişûn(ya’rişûne).
Hor görülüp ezilmekte olan kavmi (İsrailoğullarını), toprağına bolluk ve bereket verdiğimiz yerin doğu ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz, onların sabretmeleri karşılığında gerçekleşti. Firavun ve kavminin yaptıklarını ve (özenle kurup) yükselttiklerini yerle bir ettik.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve mirasçı kıldık
- وَأَوْرَثْنَا
- و ر ث
- milleti
- الْقَوْمَ
- ق و م
- الَّذِينَ
- olan
- كَانُوا
- ك و ن
- hor görülüp ezilmekte
- يُسْتَضْعَفُونَ
- ض ع ف
- doğularına
- مَشَارِقَ
- ش ر ق
- yerin
- الْأَرْضِ
- ا ر ض
- ve batılarına
- وَمَغَارِبَهَا
- غ ر ب
- öyle ki
- الَّتِي
- bereketlendirdik
- بَارَكْنَا
- ب ر ك
- içini
- فِيهَا
- ve tam yerine geldi
- وَتَمَّتْ
- ت م م
- (verdiği) sözü
- كَلِمَتُ
- ك ل م
- Rabbinin
- رَبِّكَ
- ر ب ب
- güzel
- الْحُسْنَىٰ
- ح س ن
- üzerine
- عَلَىٰ
- oğulları
- بَنِي
- ب ن ي
- İsrail
- إِسْرَائِيلَ
- yüzünden
- بِمَا
- sabretmeleri
- صَبَرُوا
- ص ب ر
- ve yıktık
- وَدَمَّرْنَا
- د م ر
- şeyleri
- مَا
- كَانَ
- ك و ن
- yapageldiği
- يَصْنَعُ
- ص ن ع
- Fir’avn’ın
- فِرْعَوْنُ
- ve kavminin
- وَقَوْمُهُ
- ق و م
- ve
- وَمَا
- oldukları
- كَانُوا
- ك و ن
- yükselttiyor (sarayları)
- يَعْرِشُونَ
- ع ر ش
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Hor görülüp ezilmekte olan kavmi (İsrailoğullarını), toprağına bolluk ve bereket verdiğimiz yerin doğu ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz, onların sabretmeleri karşılığında gerçekleşti. Firavun ve kavminin yaptıklarını ve (özenle kurup) yükselttiklerini yerle bir ettik.
- Diyanet Vakfı: Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi (yahudileri) de, içini bereketle doldurduğumuz yerin doğu taraflarına ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Sabırlarına karşılık Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmakta olduklarını ve yetiştirdikleri bahçeleri helâk ettik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ve o hırpalanıp ezilmekte bulunan kavmi yeryüzünün, bereketlerle donattığımız doğusuna, batısına mirasçı kıldık. Ve Rabbinin İsrail oğullarına olan o güzel va´di, sabretmeleri sebebiyle tamamen tahakkuk etti ve Firavun ile kavminin yapageldikleri sanat eserlerini ve yükselttikleri binaları yere serdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ve o hırpalanıp ezilmekte olan kavmi de yeryüzünün, bereketle donattığımız doğusuna ve batısına mirasçı yaptık. Ve böylece Rabbinin, İsrailoğullarına olan o güzel vaadi, sabırları yüzünden gerçekleşti. Biz de Firavun ile kavminin yapageldikleri sanat eserlerini ve diktikleri binaları yerle bir ettik.
- Ali Fikri Yavuz: Firavun’un işkencesi altında kıvranan o kavmi de, arzın bereketlerle donattığımız doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Böylece, Rabbinin İsraîl oğullarına olan o güzel vâdi, felâketlerle sabretmeleriyle tam yerine geldi. Firavun’un ve kavminin yapmakta oldukları sarayları ve yükseltmekte bulundukları binaları hep harap ettik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve o hırpalanıb ezilmekte bulunan kavmi ma´hud Arzın bereketlerle donattığımız meşrıklarına mağriblerine varis kıldık ve Rabbının Beni İsraîle olan o güzel kelimesi sabr etmeleri sebebiyle temamen tehakkuk etti de Fir´avn ile kavminin yapa geldikleri masnûâtı ve yükselttikleri binaları yerlere serdik
- Fizilal-il Kuran: O güne kadar horlanan, ezilen toplumu (yahudileri) bereketlerle donattığımız toprakların doğusuna ve batısına mirasçı kıldık. İsrailoğulları´nın sabırlarına karşılık, Rabbinin onlara verdiği güzel söz gerçekleşti. Firavun´un ve soydaşlarının ortaya koydukları eserleri ve yükselttikleri yapıları yıkıp yok ettik.
- Hasan Basri Çantay: Hakaaretlere ma´ruz bırakılmış olan o kavmi de kendisine feyz ve bereket verdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mîrascı kıldık. (Bu suretle) Rabbinin İsrâîl oğullarına olan o pek güzel va´di, (şedâide) katlandıkları sebebiyle, tam yerine geldi. Fir´avnın ve kavminin yapmakda oldukları şeylerle yükseltmekde devam etdikleri (binaları) ise hep harab etdik.
- İbni Kesir: Hor görülmüş olan kavmi de, bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Rabbının İsrailoğullarına vukü bulan güzel sözü de onların sabretmelerinden dolayı yerini buldu. Firavun´un da, kavminin de yapmakta ve yükselmekte oldukları şeyleri harab ettik.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve zayıf, hakîr görülen o kavmini, kendisinde feyz ve bereket vücuda getirmiş olduğumuz yerin şark cihetlerine ve garp taraflarına varis kıldık. Ve Rabbinin güzel kelimesi İsrailoğulları üzerine sabreder oldukları sebebiyle tamam oldu. Ve Fir´avun ve kavminin yapmakta oldukları şeyleri ve yükseltmekte oldukları binaları tamamen helâk ettik.
- Tefhim-ul Kuran: Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp zayıf bırakılanları (müstaz´afları) mirasçılar kıldık. Rabbinin İsrailoğullarına olan o güzel sözü (vaadi), sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı (yerine geldi) . Firavun ve kavminin yapmakta oldukları ve yükselttiklerini (köşklerini, saraylarını) da yerle bir ettik.
Resim yüklenemedi.