Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَرِيقًا هَدَىٰ وَفَرِيقًا حَقَّ عَلَيْهِمُ ٱلضَّلَٰلَةُ ۗ إِنَّهُمُ ٱتَّخَذُوا۟ ٱلشَّيَٰطِينَ أَوْلِيَآءَ مِن دُونِ ٱللَّهِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُم مُّهْتَدُونَ
Ferîkan hadâ ve ferîkan hakka aleyhimud dalâletu, innehumuttehazûş şeyâtîne evliyâe min dûnillâhi ve yahsebûne ennehum muhtedûn(muhtedûne).
Allah, bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık lâyık oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- bir topluluğu
- فَرِيقًا
- ف ر ق
- doğru yola iletti
- هَدَىٰ
- ه د ي
- ve bir topluluğa da
- وَفَرِيقًا
- ف ر ق
- hak oldu
- حَقَّ
- ح ق ق
- üzerlerine
- عَلَيْهِمُ
- sapıklık
- الضَّلَالَةُ
- ض ل ل
- çünkü onlar
- إِنَّهُمُ
- tuttular
- اتَّخَذُوا
- ا خ ذ
- şeytanları
- الشَّيَاطِينَ
- ش ط ن
- dostlar
- أَوْلِيَاءَ
- و ل ي
- مِنْ
- başka
- دُونِ
- د و ن
- Allah’tan
- اللَّهِ
- ve sanıyorlar
- وَيَحْسَبُونَ
- ح س ب
- kendilerinin de
- أَنَّهُمْ
- doğru yolda olduklarını
- مُهْتَدُونَ
- ه د ي
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Allah, bir kısmına hidayet etti, bir kısmına da sapıklık lâyık oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları dost edinmişlerdi. Kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.
- Diyanet Vakfı: O, bir gurubu doğru yola iletti, bir guruba da sapıklık müstehak oldu. Çünkü onlar Allah´ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): O, bir kısmını doğru yola iletti, bir kısmına da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, Allah´ı bırakıp şeytanları dost edindiler. Bir de kendilerini doğru yolda sanırlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır: (O) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, şeytanları Allah´tan başka dostlar tuttular ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar.
- Ali Fikri Yavuz: Allah bir kısmına hidayet verdi ve bir kısmına da sapıklık inip yerleşti. Çünkü, Allah’ı bırakıp şeytanları dostlar edindiler. Bir de zannederler ki, kendileri hidayettedirler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bir kısmına hidayet buyurdu, bir kısmına da dalalet hakkoldu, çünkü bunlar, Allahı bırakıb Şeytanları evliya ittihâz ettiler, bir de kendilerini hidâyette zannederler
- Fizilal-il Kuran: Allah, insanların bir kesimini doğru yola iletti, bir kesimi de sapıklığı haketti. Çünkü onlar Allah´ı bir yana bırakarak şeytanları dost edindiler ve (buna rağmen) doğru yolda olduklarını sanıyorlar.
- Hasan Basri Çantay: (Allah) bir kısmına hidâyet verdi, bir kısmına da sapıklık hak oldu. Çünkü bunlar Allâhı bırakıb şeytanları kendilerine dostlar ve âmirler edindiler, öyle sanıyorlar ki onlar hakıykaten doğru yolu bulmuşlardır.
- İbni Kesir: Bir kısmını hidayete erdirdi, bir kısmına da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar; Allah´ı bırakıp şeytanları kendilerine dostlar edindiler. Ve onlar; kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlardı.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Bir cemaate hidâyet etti, bir cemaatin üzerlerine de dalâlet hak oldu. Çünkü onlar Allah Teâlâ´yı (O´na ubûdiyeti) bırakıp şeytanları dostlar ittihaz ettiler. Ve zannederler ki, onlar hidâyete ermişlerdir.
- Tefhim-ul Kuran: Bir kısmına hidayet verdi, bir kısmı da sapıklığı haketi. Çünkü bunlar, Allah´ı bırakıp şeytanları veli edinmişlerdi. Ve gerçekten onları doğru yolda saymaktadırlar.
Resim yüklenemedi.