Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِم مَّطَرًا ۖ فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُجْرِمِينَ
Ve emtarnâ aleyhim matarâ, fenzur keyfe kâne âkıbetul mucrimîn(mucrimîne).
Onların üstüne bir azap yağmuru yağdırdık.” Bak, suçluların akıbeti nasıl oldu.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve yağdırdık
- وَأَمْطَرْنَا
- م ط ر
- üzerlerine
- عَلَيْهِمْ
- bir yağmur
- مَطَرًا
- م ط ر
- bak
- فَانْظُرْ
- ن ظ ر
- nasıl
- كَيْفَ
- ك ي ف
- oldu
- كَانَ
- ك و ن
- sonu
- عَاقِبَةُ
- ع ق ب
- suçluların
- الْمُجْرِمِينَ
- ج ر م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Onların üstüne bir azap yağmuru yağdırdık.” Bak, suçluların akıbeti nasıl oldu.
- Diyanet Vakfı: Ve üzerlerine (taş) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Onların üzerine bir azap yağmuru yağdırdık. İşte bak mücrimlerin sonu nasıl oldu!
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ve üzerlerine bir (azab) yağmuru yağdırdık. Bak ki günahkârların sonu nasıl oldu!
- Ali Fikri Yavuz: Üzerlerine bir azab yağmuru yağdırdık. İşte bak, peygamberleri inkâr eden mücrimlerin sonu nasıl oldu!...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve üzerlerine bir azab yağmuru yağdırdık, işte bak mücrimlerin akıbeti nasıl oldu
- Fizilal-il Kuran: Onların üzerine müthiş bir yağmur yağdırdık. Gör bakalım, günahkârların sonu nasıl oldu?
- Hasan Basri Çantay: Onların üzerine bir (azâb) yağmur (u) yağdırdık. İşte bak günahkârların sonu nice olmuşdur!
- İbni Kesir: Onların üzerine öyle bir yağmur yağdırdık ki; bir bak, işte suçluların sonu nasıl olmuştur.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve onların üzerlerine bir (azap) yağmuru yağdırdık. Artık bak günahkârların akibeti nasıl oldu?
- Tefhim-ul Kuran: Ve onların üzerine bir (azab) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkârların uğradıkları sona bir bak işte.
Resim yüklenemedi.