Your browser doesn’t support HTML5 audio
۞ إِنَّ ٱللَّهَ يُمْسِكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ أَن تَزُولَا ۚ وَلَئِن زَالَتَآ إِنْ أَمْسَكَهُمَا مِنْ أَحَدٍ مِّنۢ بَعْدِهِۦٓ ۚ إِنَّهُۥ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا
İnnallâhe yumsikus semâvâti vel arda en tezûlâ, ve le in zâletâ in emsekehumâ min ehadin min ba’dih(ba’dihî), innehu kâne halîmen gafûrâ(gafûran).
Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye (kurduğu düzende) tutuyor. Andolsun, eğer onlar (yörüngelerinden sapıp) yok olur giderlerse, O’ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- şüphesiz
- إِنَّ
- Allah
- اللَّهَ
- tutmaktadır
- يُمْسِكُ
- م س ك
- gökleri
- السَّمَاوَاتِ
- س م و
- ve yeri
- وَالْأَرْضَ
- ا ر ض
- أَنْ
- yıkılmamaları için
- تَزُولَا
- ز و ل
- andolsun
- وَلَئِنْ
- ikisi yıkılsa
- زَالَتَا
- ز و ل
- إِنْ
- onları tutamaz
- أَمْسَكَهُمَا
- م س ك
- hiç
- مِنْ
- kimse
- أَحَدٍ
- ا ح د
- مِنْ
- ondan sonra
- بَعْدِهِ
- ب ع د
- şüphesiz O
- إِنَّهُ
- كَانَ
- ك و ن
- halimdir
- حَلِيمًا
- ح ل م
- çok bağışlayandır
- غَفُورًا
- غ ف ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye (kurduğu düzende) tutuyor. Andolsun, eğer onlar (yörüngelerinden sapıp) yok olur giderlerse, O’ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.
- Diyanet Vakfı: Şüphesiz Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor. Andolsun ki onların nizamı eğer bir bozulursa, kendisinden başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halîmdir, çok bağışlayıcıdır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Doğrusu gökleri ve yeri, yok oluvermelerinden Allah tutuyor. Andolsun ki, eğer yok oluverseler, O´ndan başka kimse tutamaz onları. O, gerçekten çok halim, çok bağışlayandır.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Doğrusu gökleri ve yeri yok oluvermekten, Allah tutuyor. Andolsun ki eğer yok oluverirlerse, onları O´ndan başka kimse tutamaz. Gerçekten O, çok yumuşak davranır, çok bağışlayıcıdır.
- Ali Fikri Yavuz: Doğrusu gökleri ve yeri zeval bulmaktan Allah koruyup tutuyor. And olsun ki, zeval bulurlarsa, onları, O’ndan başka kimse tutamaz. Gerçekten O Halîm’dir= azab için acele etmez, Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Doğrusu Gökleri ve Yeri zeval buluvermelerinden Allah tutuyor, celâlim hakkı için zeval buluverirlerse onları ondan başka kimse tutamaz, o cidden halîm bir gafûr bulunuyor
- Fizilal-il Kuran: Gökleri ve yer yuvarlağını dengede tutarak yörüngelerinden çıkmalarını önleyen sadece Allah´dır. Eğer onlar yörüngelerinden çıkacak olsalar onları O´ndan başka hiç kimse dengeye getiremez. Hiç kuşkusuz O, hoşgörülü ve bağışlayıcıdır.
- Hasan Basri Çantay: Şübhesiz ki Allah gökleri ve yeri zeval bulmalarından (korumak için bizzat) tutmakdadır. Eğer onlar zeval bulurlarsa andolsun ki, ondan sonra kimse bunları tutamaz. Hakıykaten o (Allah) ukuubetde aceleci değildir. Çok yarlığayıcıdır.
- İbni Kesir: Muhakkak ki zail olmasınlar diye gökleri ve yeri tutan Allah´tır. Eğer zail olurlarsa, andolsun ki; bundan sonra onları kimse tutamaz. Şüphesiz ki O; Halim, Gafur olandır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Şüphe yok ki Allah, gökleri ve yeri zeval bulmalarından, tutup koruyor. Ve andolsun ki eğer onlar zeval bulacak olsalar, ondan sonra onları hiçbir kimse tutamaz. Muhakkak ki o, halim, gafûr bulunmaktadır.
- Tefhim-ul Kuran: Hiç şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutmaktadır. Andolsun, eğer onlar zeval bulacak olsa, kendisinden sonra artık onları kimse tutamaz. Şüphesiz O, Halîm olandır, bağışlayandır.
Resim yüklenemedi.