Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَلَوْ يُؤَاخِذُ ٱللَّهُ ٱلنَّاسَ بِمَا كَسَبُوا۟ مَا تَرَكَ عَلَىٰ ظَهْرِهَا مِن دَآبَّةٍ وَلَٰكِن يُؤَخِّرُهُمْ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى ۖ فَإِذَا جَآءَ أَجَلُهُمْ فَإِنَّ ٱللَّهَ كَانَ بِعِبَادِهِۦ بَصِيرًۢا
Ve lev yûâhızullâhun nâse bimâ kesebû mâ tereke alâ zahrihâ min dâbbetin, ve lâkin yûahhıruhum ilâ ecelin musemmâ(musemmen), fe izâ câe eceluhum fe innallâhe kâne bi ibâdihî basîrâ(basîren).
Eğer Allah, insanları kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet süreleri gelince, (gerekeni yapar). Çünkü Allah, kullarını hakkıyla görmektedir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve eğer
- وَلَوْ
- cezalandıracak olsaydı
- يُؤَاخِذُ
- ا خ ذ
- Allah
- اللَّهُ
- insanları
- النَّاسَ
- ن و س
- yüzünden
- بِمَا
- yaptıkları işler
- كَسَبُوا
- ك س ب
- مَا
- bırakmazdı
- تَرَكَ
- ت ر ك
- üzerinde (yeryüzünde)
- عَلَىٰ
- onun sırtı
- ظَهْرِهَا
- ظ ه ر
- hiçbir
- مِنْ
- canlı
- دَابَّةٍ
- د ب ب
- fakat
- وَلَٰكِنْ
- onları erteliyor
- يُؤَخِّرُهُمْ
- ا خ ر
- kadar
- إِلَىٰ
- bir süreye
- أَجَلٍ
- ا ج ل
- belirtilmiş
- مُسَمًّى
- س م و
- zaman
- فَإِذَا
- geldiği
- جَاءَ
- ج ي ا
- süreleri
- أَجَلُهُمْ
- ا ج ل
- kuşkusuz
- فَإِنَّ
- Allah
- اللَّهَ
- كَانَ
- ك و ن
- kullarını
- بِعِبَادِهِ
- ع ب د
- görmektedir
- بَصِيرًا
- ب ص ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Eğer Allah, insanları kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin sırtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet süreleri gelince, (gerekeni yapar). Çünkü Allah, kullarını hakkıyla görmektedir.
- Diyanet Vakfı: Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor. Vakitleri gelince (gerekeni yapar). Kuşkusuz Allah, kullarını görmektedir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bununla beraber Allah, insanları kendi işledikleri yüzünden hemen cezalandıracak olsa, yeryüzünde bir deprenen bırakmazdı. Fakat onları belirlenmiş bir süreye kadar erteler. Nihayet ecelleri geldiği vakit, işte o zaman şüphe yok ki, Allah kullarını görendir (hiçbirini karşılıksız bırakmaz).
- Elmalılı Hamdi Yazır: Bununla beraber Allah, insanları kazandıkları (günahlar) yüzünden hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet ecelleri gelince gereğini yapar. Şüphe yok ki Allah, kullarını görmektedir.
- Ali Fikri Yavuz: Eğer Allah, insanları, ettikleri günah yüzünden yakalayıp hesaba çekseydi, yer yüzünde hiç bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah, onları, muayyen bir vakte kadar geciktirir. Nihayet ecelleri gelince, Muhakkak Allah kullarına Basîr’dir= onları amellerine göre cezalandırır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bununla beraber Allah insanları kesibleriyle hemen muâhaze ediverecek olsa yeryüzünde bir deprenen bırakmazdı ve lâkin müsemmâ bir ecele kadar onları te´hır buyurur, nihayet ecelleri geldiği vakıt işte o vakıt, şübhe yok ki Allah kullarını basîr bulunuyor
- Fizilal-il Kuran: Eğer Allah, insanların davranışlarının cezasını hemen verseydi yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı. Fakat O, onları belirli bir sürenin sonuna kadar erteliyor. Söz konusu süreleri dolunca, kuşku yok ki, Allah kullarının durumunu görmektedir.
- Hasan Basri Çantay: Eğer Allah insanları kazandıkları (günâhlar) yüzünden (hemen) muâhaze etseydi (yerin) sırtında hiçbir canlı mahluk bırakmazdı. Fakat O, bunları muayyen bir müddete kadar gecikdiriyor. Nihayet vakıfları gelince muhakkak ki Allah kullarını hakkıyle görücüdür.
- İbni Kesir: Şayet Allah; insanları kazandıklarıyla muaheze etmiş olsaydı; onun üstünde hiç bir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar te´hir eder. Süreleri geldiği zaman muhakkak ki Allah; kulları için Basir olandır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve eğer Allah insanları kazandıkları şey ile muaheze edecek olsa idi, yeryüzünde hiçbir canlı mahlûk bırakmazdı. Fakat onları bir muayyen müddete kadar tehir buyuruyor. Nihâyet ecelleri gelince (haklarında amellerine göre muamele yapılacaktır) çünkü Allah Teâlâ kullarını bihakkın görücü bulunmaktadır.
- Tefhim-ul Kuran: Eğer Allah, kazanmakta oldukları dolayısıyla insanları (azab ile) yakalayıverecek olsaydı, (yerin) sırtı üzerinde hiçbir canlıyı bırakmazdı, ancak onları, adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda ecelleri geldiği zaman, artık şüphesiz Allah kendi kullarını görendir.
Resim yüklenemedi.