Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَمَآ أَرْسَلْنَٰكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
Ve mâ erselnâke illâ mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren).
Biz, seni ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve
- وَمَا
- biz seni göndermedik
- أَرْسَلْنَاكَ
- ر س ل
- dışında
- إِلَّا
- müjdeleyici olmak
- مُبَشِّرًا
- ب ش ر
- ve uyarıcı
- وَنَذِيرًا
- ن ذ ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Biz, seni ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
- Diyanet Vakfı: (Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Halbuki seni ancak bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik
- Elmalılı Hamdi Yazır: (Halbuki) biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
- Ali Fikri Yavuz: Halbuki biz, seni ancak, müminlere bir müjdeci, kâfirlere bir korkutucu olarak gönderdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Halbuki seni mahzâ bir mübeşşir ve nezîr olarak gönderdik
- Fizilal-il Kuran: Ey Muhammed, biz seni sırf müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
- Hasan Basri Çantay: Biz seni (müminlerin) bir müjdeci (si), (kâfirlerin) bir korkutucu (su) olmakdan başka (bir sıfatla) göndermedik.
- İbni Kesir: Biz; seni, sadece bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Biz seni göndermedik, ancak bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak (gönderdik).
- Tefhim-ul Kuran: Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.