Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُوا۟ يَدْعُونَ مِن قَبْلُ ۖ وَظَنُّوا۟ مَا لَهُم مِّن مَّحِيصٍ
Ve dalle anhum mâ kânû yed’ûne min kablu ve zannû mâ lehum min mahîs(mahîsın).
Daha önce yalvardıkları (tanrılar) onları yüzüstü bırakıp uzaklaşmıştır. Kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve sapıp gitmiştir
- وَضَلَّ
- ض ل ل
- onlardan
- عَنْهُمْ
- şeyler
- مَا
- oldukları
- كَانُوا
- ك و ن
- yalvarıp duruyor(lar)
- يَدْعُونَ
- د ع و
- مِنْ
- önceden
- قَبْلُ
- ق ب ل
- ve onlar anlamışlardır
- وَظَنُّوا
- ظ ن ن
- olmadığını
- مَا
- kendileri için
- لَهُمْ
- hiçbir
- مِنْ
- kaçacak yer
- مَحِيصٍ
- ح ي ص
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Daha önce yalvardıkları (tanrılar) onları yüzüstü bırakıp uzaklaşmıştır. Kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.
- Diyanet Vakfı: Böylece önceden yalvarıp durdukları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Önceden tapıp durdukları şeyler onlardan kaybolup gitmişler ve onlar kendileri için kaçacak bir yer kalmadığını anlamışlardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Önceden tapmakta oldukları şeyler, kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır.
- Ali Fikri Yavuz: Önceden ibadet edib durdukları putlar, kendilerinden kaybolup gideceklerdir; ve onlar kendilerine hiç bir kaçamak kalmadığını anlıyacaklardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Önceden tapıp durdukları şeyler onlardan gayb olup gitmişler ve onlar kendilerine hiçbir kaçamak kalmadığını anlamışlardır.
- Fizilal-il Kuran: Önceden yalvarıp durdukları tanrıları onlardan uzaklaşmıştır. Kendilerinin kaçacak yerlerinin olmadığını anlamışlardır.
- Hasan Basri Çantay: Önceden tapdıkları nesneler onlardan uzaklaşıb gaaib olmuşdur (olacakdır). Onlar kendilerine (azâbdan) kaç (ıb kurtul) acak hiçbir yer olmadığını anlamışlardır (anlayacaklardır).
- İbni Kesir: Önceden taptıkları şeyler onlardan uzaklaşıp gitmiştir. Ve kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve onlardan evvelce tapıp, durdukları şeyler gaib oluvermişlerdir ve kendileri için sığınılacak yer olmadığını anlamışlardır.
- Tefhim-ul Kuran: Önceden kendilerine taptıkları (bu gün) onlardan kaybolup gitti ve onlar kaçacak hiçbir yerleri olmadığını anlamışlardır.
Resim yüklenemedi.