Your browser doesn’t support HTML5 audio
يَوْمَ تَرَى ٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتِ يَسْعَىٰ نُورُهُم بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَٰنِهِم بُشْرَىٰكُمُ ٱلْيَوْمَ جَنَّٰتٌ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَٰرُ خَٰلِدِينَ فِيهَا ۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلْفَوْزُ ٱلْعَظِيمُ
Yevme terel mû’minîne vel mû’minâti yes’â nûruhum beyne eydîhim ve bi eymânihim buşrâkumul yevme cennâtun tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîh(fîhâ), zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
Mü’min erkeklerle mü’min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir: “Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedî olarak kalacağınız cennetlerdir.” İşte bu büyük başarıdır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- o gün
- يَوْمَ
- ي و م
- görürsün
- تَرَى
- ر ا ي
- inanan erkekleri
- الْمُؤْمِنِينَ
- ا م ن
- ve inanan kadınları
- وَالْمُؤْمِنَاتِ
- ا م ن
- koşar durumda
- يَسْعَىٰ
- س ع ي
- ışıkları
- نُورُهُمْ
- ن و ر
- önlerinde
- بَيْنَ
- ب ي ن
- önlerinde
- أَيْدِيهِمْ
- ي د ي
- ve sağlarında
- وَبِأَيْمَانِهِمْ
- ي م ن
- müjdeniz
- بُشْرَاكُمُ
- ب ش ر
- bugün
- الْيَوْمَ
- ي و م
- cennetlerdir
- جَنَّاتٌ
- ج ن ن
- akan
- تَجْرِي
- ج ر ي
- مِنْ
- altlarından
- تَحْتِهَا
- ت ح ت
- ırmaklar
- الْأَنْهَارُ
- ن ه ر
- ebedi kalacağınız
- خَالِدِينَ
- خ ل د
- içinde
- فِيهَا
- işte budur
- ذَٰلِكَ
- o
- هُوَ
- başarı
- الْفَوْزُ
- ف و ز
- büyük
- الْعَظِيمُ
- ع ظ م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Mü’min erkeklerle mü’min kadınların nurlarının, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir: “Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedî olarak kalacağınız cennetlerdir.” İşte bu büyük başarıdır.
- Diyanet Vakfı: Mümin erkeklerle mümin kadınları, önlerinden ve sağlarından, (amellerinin) nurları aydınlatıp giderken gördüğün günde, (onlara): Bugün müjdeniz, zemininden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacağınız cennetlerdir, denilir. İşte büyük kurtuluş budur.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): O gün mümin erkeklerle, mümin kadınları önlerinden ve sağ taraflarından nurları koşarken göreceksin: «Bu gün müjdeniz altlarından ırmaklar akan cennetlerdir. İçlerinde ebedi olarak kalacaksınız.» (denir). İşte büyük kurtuluş budur!
- Elmalılı Hamdi Yazır: O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor. (Kendilerine): «Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir.» (denilir) İşte büyük kurtuluş budur!
- Ali Fikri Yavuz: (Hatırla) o günü ki, mümin erkeklerle mümin kadınların nurları, önlerinden ve sağlarından koşar bir halde kendilerini göreceksin. (Melekler onlara şöyle derler): “-Bugün size, müjde olsun! O cennetler ki, altlarından ırmaklar akıyor; içlerinde ebedî olarak kalacaksınız.” İşte en büyük kurtuluş budur...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): O gün ki göreceksin o mü´minleri ve mü´mineleri, önlerinde ve sağlarında nûrları koşuyor, müjde size diye bu gün o Cennetler ki altlarından ırmaklar akıyor, içlerinde muhalled kalacaksınız, işte fevz-i azîm odur.
- Fizilal-il Kuran: O gün erkek kadın bütün müminlerden çıkan nurun önleri ve sağ yanları yönünde ilerlediğini görürsün. Onlara «Müjdeler olsun ki, altlarından ırmaklar akan ve içlerinde sürekli kalacağınız cennetler sizi bekliyor. İşte büyük başarı budur!» denir.
- Hasan Basri Çantay: O günde ki erkek mü´minlerle kadın mü´minleri — nuurları önlerinden ve sağlarından koşar bir halde görürsün. (Melekler onlara) «Bugün sizin müjdeniz, içlerinde ebedî kalacağınız, altlarından ırmaklar akan cennetlerdir» (diyeceklerdir). İşte bu, büyük muraada ermenin ta kendisidir.
- İbni Kesir: O gün; mü´min erkeklerle mü´min kadınların nurları önlerinden ve sağlarından koşarken görürsün. Müjde, bugün altlarından ırmaklar akan ve içinde ebediyyen kalacağınız cennetler sizindir, denilir. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: O gün mü´minleri, ve mü´mineleri göreceksin ki, nûrları önlerinde ve sağ taraflarından koşar. (Onlara denilecektir ki:) Bugün sizin müjdeniz cennetlerdir ki, onların altlarından ırmaklar cereyan eder, içlerinde ebedîyyen kalıcılarsınız, işte bu, en büyük bir necâttır.
- Tefhim-ul Kuran: O gün, mü´min erkekler ile mü´min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşar iken görürsünüz. «Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar olarak altından ırmaklar akan Cennetlerdir.» İşte ´büyük kurtuluş ve mutluluk´ budur.
Resim yüklenemedi.