Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَمَا ظَلَمْنَٰهُمْ وَلَٰكِن ظَلَمُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ ۖ فَمَآ أَغْنَتْ عَنْهُمْ ءَالِهَتُهُمُ ٱلَّتِى يَدْعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ مِن شَىْءٍ لَّمَّا جَآءَ أَمْرُ رَبِّكَ ۖ وَمَا زَادُوهُمْ غَيْرَ تَتْبِيبٍ
Ve mâ zalemnâhum ve lâkin zalemû enfusehum fe mâ agnet anhum âlihetuhumulletî yed’ûne min dûnillâhi min şey’in lemmâ câe emru rabbik(rabbike), ve mâ zâdûhum gayre tetbîb(tetbîbin).
Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin azap emri gelince, Allah’ı bırakıp da taptıkları ilâhları kendilerine hiçbir fayda sağlamadı. İlâhları onların sadece ziyanlarını artırdı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- وَمَا
- biz onlara zulmetmedik
- ظَلَمْنَاهُمْ
- ظ ل م
- ama
- وَلَٰكِنْ
- onlar zulmettiler
- ظَلَمُوا
- ظ ل م
- kendilerine
- أَنْفُسَهُمْ
- ن ف س
- فَمَا
- sağlayamadı
- أَغْنَتْ
- غ ن ي
- kendilerine
- عَنْهُمْ
- onların ilahları
- الِهَتُهُمُ
- ا ل ه
- الَّتِي
- taptıkları
- يَدْعُونَ
- د ع و
- مِنْ
- başka
- دُونِ
- د و ن
- Allah’tan
- اللَّهِ
- hiç bir
- مِنْ
- şey
- شَيْءٍ
- ش ي ا
- ne zaman ki
- لَمَّا
- gelince
- جَاءَ
- ج ي ا
- emri
- أَمْرُ
- ا م ر
- Rabbinin
- رَبِّكَ
- ر ب ب
- bir işe yaramadı
- وَمَا
- artırmaktan
- زَادُوهُمْ
- ز ي د
- başka
- غَيْرَ
- غ ي ر
- kayıplarını
- تَتْبِيبٍ
- ت ب ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin azap emri gelince, Allah’ı bırakıp da taptıkları ilâhları kendilerine hiçbir fayda sağlamadı. İlâhları onların sadece ziyanlarını artırdı.
- Diyanet Vakfı: Onlara biz zulmetmedik; fakat, onlar kendilerine zulmettiler. Rabbinin (azap) emri geldiğinde, Allah´ı bırakıp da taptıkları tanrıları, onlara hiçbir şey sağlamadı, ziyanlarını artırmaktan başka bir şeye yaramadı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Biz, onlara zulmetmedik, fakat onlar kendilerine zulmettiler; Allah´tan başka taptıkları tanrıları, Rabbinin emri geldiği zaman kendilerine hiçbir yarar sağlamadı ve hasarlarını artırmaktan başka hiçbir işe yaramadı.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Biz onlara zulmetmedik, onlar kendi kendilerine zulmettiler. Allah´ı bırakıp da taptıkları tanrılar, Rabbinin emri gelince kendilerine hiçbir fayda sağlayamadılar. Hasarlarını arttırmaktan başka bir şeye yaramadılar.
- Ali Fikri Yavuz: Biz,onlara zulüm yapmadık, fakat onlar (küfre varmakla) kendilerine zulmettiler. Allah’dan başka taptıkları tanrıları, (Ey Rasûlüm) Rabbinin emri geldiği zaman, kendilerine hiç bir fayda vermedi ve zararlarını artırmaktan başka bir şey yapmadı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Biz onlara zulmetmedik ve lâkin kendilerine zulmettiler de Allahın berisinden taptıkları ma´budları, rabbımın emri geldiği vakıt kendilerine hiç bir faide vermedi ve hasarlarını artırmaktan başka hiç bir şey´e yaramadı
- Fizilal-il Kuran: O şehirlerin halklarına biz zulmetmedik, tersine onlar kendilerine zalimlik ettiler. Allah´ın azaba ilişkin emri geldiğinde Allah dışında imdada çağırdıkları düzmece ilahları, hiçbir dertlerine deva olmadılar, yıkımlarını arttırmaktan başka hiçbir işlerine yaramadılar.
- Hasan Basri Çantay: Onlara biz zulmetmedik, fakat onlar kendi nefislerine zulmetdiler. Binâen´aleyh Allâhı bırakıb tapdıkları (yalancı) Tanrılar, Rabbinin (azâb) emri geldiği zaman, onlara hiç bir fâide vermedi, ziyanlarını artırmakdan başka bir şey´e yaramadı.
- İbni Kesir: Onlara, Biz zulmetmedik, fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rabbının emri gelince de Allah´ı bırakıp taptıkları ilahları kendilerine bir fayda vermedi. Kayıplarını artırmaktan başka bir şeye yaramadı.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve biz onlara zulmetmedik, velâkin onlar kendi nefislerine zulmettiler. Allah Teâlâ´dan gayrı taptıkları tanrıları, Rabbin emri geldiği vakit onları hiçbir şeyden müstefid etmiş olmadı ve onlara hüsrândan başka bir şey arttırmış da olmadılar.
- Tefhim-ul Kuran: Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler. Böylece Rabbinin emri geldiği zaman, Allah´ı bırakıp da taptıkları ilahları, onlara hiç bir şey sağlayamadı, ´helak ve kayıplarını´ arttırmaktan başka bir işe yaramadı.
Resim yüklenemedi.