Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَأَخَذَ ٱلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ ٱلصَّيْحَةُ فَأَصْبَحُوا۟ فِى دِيَٰرِهِمْ جَٰثِمِينَ
Ve ehazellezîne zalemûs sayhatu fe asbahû fî diyârihim câsimîn(câsimîne).
Zulmedenleri o korkunç uğultulu ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve aldı
- وَأَخَذَ
- ا خ ذ
- kimseleri
- الَّذِينَ
- zulmeden(leri)
- ظَلَمُوا
- ظ ل م
- korkunç bir çığlık
- الصَّيْحَةُ
- ص ي ح
- ve kaldılar
- فَأَصْبَحُوا
- ص ب ح
- فِي
- yurtlarında
- دِيَارِهِمْ
- د و ر
- dizüstü çöküp
- جَاثِمِينَ
- ج ث م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Zulmedenleri o korkunç uğultulu ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
- Diyanet Vakfı: Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): O zulmedenleri ise bir müthiş ses yakaladı da yurtlarında çöke kaldılar.
- Elmalılı Hamdi Yazır: O zalimleri, korkunç bir gürültü yakalayıverdi de oldukları yerde çöküp kaldılar.
- Ali Fikri Yavuz: O zulmedenleri ise, korkunç gürültü yakalayıverdi de evlerinde çöküp helâk oldular.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): O zulmedenleri ise sayha tutuverdi de diyarlarında çöke kaldılar
- Fizilal-il Kuran: O zalimleri müthiş bir gürültü yakaladı da evlerinde, oldukları yerde yığılıp kalıverdiler.
- Hasan Basri Çantay: O zaalimleri ise korkunç bir ses alıb götürdü de yurdlarına diz üstü çöken (canları çıkan) kimseler oluverdiler.
- İbni Kesir: Zulmedenleri bir çığlık tuttu. Oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: O zulmetmiş olanları da bir korkunç ses yakaladı. Artık yurtlarında diz üstü çöküp bitmiş bir halde sabahladılar.
- Tefhim-ul Kuran: O zulme sapanları dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar.
Resim yüklenemedi.