Your browser doesn’t support HTML5 audio
إِنْ أَحْسَنتُمْ أَحْسَنتُمْ لِأَنفُسِكُمْ ۖ وَإِنْ أَسَأْتُمْ فَلَهَا ۚ فَإِذَا جَآءَ وَعْدُ ٱلْءَاخِرَةِ لِيَسُۥٓـُٔوا۟ وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا۟ ٱلْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا۟ مَا عَلَوْا۟ تَتْبِيرًا
İn ahsentum ahsentum li enfusikum ve in ese’tum fe lehâ, fe izâ câe va’dul âhıreti li yesûu vucûhekum ve li yedhulûl mescide kemâ dehalûhu evvele merretin ve li yutebbirû mâ alev tetbîrâ(tetbîren).
İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.)
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- eğer
- إِنْ
- iyilik ederseniz
- أَحْسَنْتُمْ
- ح س ن
- iyilik etmiş olursunuz
- أَحْسَنْتُمْ
- ح س ن
- kendinize
- لِأَنْفُسِكُمْ
- ن ف س
- ve eğer
- وَإِنْ
- kötülük ederseniz
- أَسَأْتُمْ
- س و ا
- o da aleyhinizedir
- فَلَهَا
- ne zaman ki
- فَإِذَا
- gelince
- جَاءَ
- ج ي ا
- zamanı
- وَعْدُ
- و ع د
- sonuncusunun
- الْاخِرَةِ
- ا خ ر
- kötü duruma soksunlar diye
- لِيَسُوءُوا
- yüzlerinizi
- وُجُوهَكُمْ
- و ج ه
- ve girsinler diye
- وَلِيَدْخُلُوا
- د خ ل
- Mescid’e (Kudüs’e)
- الْمَسْجِدَ
- س ج د
- gibi
- كَمَا
- girdikleri
- دَخَلُوهُ
- د خ ل
- ilk
- أَوَّلَ
- ا و ل
- kez
- مَرَّةٍ
- م ر ر
- ve mahvetsinler diye
- وَلِيُتَبِّرُوا
- ت ب ر
- şeyleri
- مَا
- ele geçirdikleri
- عَلَوْا
- ع ل و
- helak ederek
- تَتْبِيرًا
- ت ب ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.)
- Diyanet Vakfı: Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid´e (Süleyman Mâbedi´ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık).
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Eğer güzellik yaparsanız, kendinize güzellik etmiş olursunuz; eğer kötülük yaparsanız yine kendinizedir. Artık sonraki fesadınızın vakti geldimi, yüzünüzü kötületsinler, ilk defa girdikleri gibi yine Mescidi Aksa´ ya girsinler ve bütün ele geçirdiklerini temelinden yıksınlar diye.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir. Artık diğer fesadınızın zamanı gelince, yüzlerinizi üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları ve ilk kez girdikleri gibi yine Beyt- i Makdis´e girmeleri, ele geçirdikleri yerleri mahvetmeleri için onları tekrar göndereceğiz.
- Ali Fikri Yavuz: Eğer iyilik ve güzellik işlerseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz; ve eğer kötülük ederseniz yine kendinize... Artık diğer fesadınızın ceza vaadî gelince de, (önceki düşmanlarınız size kötülük ederek kederinizden doğan) fenalık eserini yüzlerinize çıkarsınlar; birinci defa girdikleri (ve tahrip ettikleri) gibi, yine Beyt-i Makdis’e girsinler ve her istilâ ettikleri yeri mahvedip dursunlar diye, onları üzerinize musallat ettik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Eğer güzellik yaparsanız kendinize güzellik etmiş olursunuz, yok eğer kötülük yaparsanız o da ona, derken sonrakinin va´desi geliverdi mi! Yüzlerinizi kötületsinler için, evvelki defa girdikleri gibi yine Mescide girsinler için ve her istilâ ettiklerini mahvetsinler de etsinler için
- Fizilal-il Kuran: Eğer, iyilik ederseniz, kendiniz için iyilik edersiniz, eğer kötülük ederseniz, o da kendiniz içindir. Çıkaracağınız ikinci kargaşaya ilişkin cezanın vadesi gelince üzerinize salacağımız başka saldırganlar acınızın yüzlerinize yansımasına yol açarlar. İlk seferinde gelenlerin yaptıkları gibi Mescid- ı Aksa´ya girerler ve yükselttiğiniz her şeyi yerle bir ederler.
- Hasan Basri Çantay: Eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz. Eğer kötülük ederseniz (yine) kendinize kötülük (etmiş olursunuz). Artık diğer (cezanın) vâde (si) gelince yüzlerinizi kötülesinler, mescid (iniz) e birinci defa girdikleri gibi gir (ib tahrîb et) sinler, galebe ve istilâ etdiklerini mahv etdikce etsinler diye (başınıza yine düşmanları musallat etdik).
- İbni Kesir: Eğer ihsan ederseniz; kendiniz için ihsan etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz; o da kendinizedir. Diğerinin vakti gelince; yüzünüzü karartsınlar, mescide ilk defa girdikleri gibi girsinler ve ele geçirdikleri yeri harab etsinler diye onları tekrar göndeririz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Eğer iyilik etmiş olursanız kendi nefisleriniz için iyilik etmiş olursunuz ve eğer fenalık etmiş olursanız kendi nefisleriniz için etmiş olursunuz. Artık ikinci va´de gelince yüzlerinizi çirkinleştirsinler için ve evvelce girdikleri gibi yine mescide girsinler için ve galebe ettikleri şeyleri helâk eylesinler diye (düşmanlarınızı yine size musallat ettik).
- Tefhim-ul Kuran: Eğer iyilik ederseniz kendi nefsinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz o da (kendinizin) aleyhindedir. Sonuncu vaad geldiği zaman, (yine öyle kullar göndeririz ki) yüzlerinizi ´kötü duruma soksunlar´, birincisinde ona girdikleri gibi mescid (Kudüs) e girsinler ve ele geçirdiklerini ´darmadağın edip mahvetsinler´
Resim yüklenemedi.