Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَمَا هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَٰلَمِينَ
Ve mâ huve illâ zikrun lil âlemîn(âlemîne).
Hâlbuki o (Kur’an), âlemler için ancak bir öğüttür.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- halbuki değildir
- وَمَا
- o
- هُوَ
- başka bir şey
- إِلَّا
- uyarıdan
- ذِكْرٌ
- ذ ك ر
- alemler için
- لِلْعَالَمِينَ
- ع ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Hâlbuki o (Kur’an), âlemler için ancak bir öğüttür.
- Diyanet Vakfı: Oysa o (Kur´an), âlemler için ancak bir öğüttür.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Halbuki o (Kur´an) bütün akıllı alemler için bir öğüttür.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Halbuki o âlemler için bir öğüttür.
- Ali Fikri Yavuz: Halbuki o Kur’an bütün âlemler için ancak bir öğüddür.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Halbuki o halis bir zikirdir bütün ukalâ âlemleri için
- Fizilal-il Kuran: Oysa Kur´an alemler için bir öğütten başka bir şey değildir.
- Hasan Basri Çantay: Halbuki o (Kur´an bütün) âlemler için (mahz-ı) şerefden başka (bir şey) değildir.
- İbni Kesir: Halbuki o, alemler için öğütten başka bir şey değildir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Halbuki, o başka değil âlemler için bir mev´izadır.
- Tefhim-ul Kuran: Oysa o (Kur´an), alemlere bir zikr (öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şeref)ten başka bir şey değildir.