Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَذُوقُوا۟ عَذَابِى وَنُذُرِ
Fe zûkû azâbî ve nuzur(nuzuri).
“Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- haydi tadın
- فَذُوقُوا
- ذ و ق
- azabımı
- عَذَابِي
- ع ذ ب
- ve uyarılarımı
- وَنُذُرِ
- ن ذ ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik.
- Diyanet Vakfı: İşte azabımı ve uyarılarımı tadın! (denildi).
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Tadın bakalım azabımı ve uyarılarımı!
- Elmalılı Hamdi Yazır: «Azabımı ve uyarılarımı tadın!» (dedik).
- Ali Fikri Yavuz: Tadın bakalım azabımı ve peygamberimin tehdidlerini!...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Tadın bakalım azâbımı ve inzarlarımı
- Fizilal-il Kuran: Tadın bakalım azabımı ve uyarılarımın sonuçlarını.
- Hasan Basri Çantay: «İşte tadın benim azabımı ve tehdîdlerimi (n akıbetini)».
- İbni Kesir: Tadın, işte azabımı ve tehditlerimi.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (39-40) «Artık azabımı ve tehditlerimi tadın!» (dedik). Kasem olsun ki, Biz Kur´an´ı düşünülmek için kolaylaştırdık. Fakat düşünen var mı?
- Tefhim-ul Kuran: Şimdi azabımı ve uyarıp korkutmamı tadın.
Resim yüklenemedi.