Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَرَدَدْنَٰهُ إِلَىٰٓ أُمِّهِۦ كَىْ تَقَرَّ عَيْنُهَا وَلَا تَحْزَنَ وَلِتَعْلَمَ أَنَّ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقٌّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Fe redednâhu ilâ ummihî key tekarra aynuhâ ve lâ tahzene ve li ta’leme enne va’dallâhi hakkun ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- böylece onu geri verdik
- فَرَدَدْنَاهُ
- ر د د
- إِلَىٰ
- annesine
- أُمِّهِ
- ا م م
- için
- كَيْ
- aydın olması
- تَقَرَّ
- ق ر ر
- gözü
- عَيْنُهَا
- ع ي ن
- ve
- وَلَا
- üzülmesin (diye)
- تَحْزَنَ
- ح ز ن
- ve bilmesi için
- وَلِتَعْلَمَ
- ع ل م
- şüphesiz ki
- أَنَّ
- va’di
- وَعْدَ
- و ع د
- Allah’ın
- اللَّهِ
- haktır
- حَقٌّ
- ح ق ق
- ve fakat
- وَلَٰكِنَّ
- çokları
- أَكْثَرَهُمْ
- ك ث ر
- لَا
- bilmezler
- يَعْلَمُونَ
- ع ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler.
- Diyanet Vakfı: Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah´ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Böylece Biz, Musa´yı annesine geri verdik ki, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah´ın va´dinin kesinlikle gerçek olduğunu bilsin diye; fakat çokları bilmezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Böylelikle biz onu, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah´ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin, diye anasına geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.
- Ali Fikri Yavuz: İşte böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah’ın vaadinin şüphe götürmez hak olduğunu bilsin. Fakat (Mısır halkının) çoğu bunu bilmezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bu suretle onu anasına iâde eyledik ki gözü aydın olsun da huzünlenmesin ve bilsin ki Allahın va´di muhakkak haktır ve lâkin çokları bilmezler
- Fizilal-il Kuran: Böylece biz onu annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah´ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çoğu bunu bilmez.
- Hasan Basri Çantay: İşte (böylece) onu anasına iaade etdik. Tâki gözü aydın olsun, tasalanmasın, Allahın va´dinin şübhesiz bir hak olduğunu bilsin. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.
- İbni Kesir: Böylece onun gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah´ın vaadinin mutlak gerçek olduğunu bilsin diye, annesine geri verdik. Ama onların çoğu bilmezler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Artık O´nu validesine döndürdük ki, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın ve bilmiş olsun ki, Allah´ın vaadi şüphe yok ki haktır, velâkin onların çoğu bilmezler.
- Tefhim-ul Kuran: Böylelikle, gözünün aydın olması, hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah´ın va´dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.