Your browser doesn’t support HTML5 audio
۞ إِنَّ قَٰرُونَ كَانَ مِن قَوْمِ مُوسَىٰ فَبَغَىٰ عَلَيْهِمْ ۖ وَءَاتَيْنَٰهُ مِنَ ٱلْكُنُوزِ مَآ إِنَّ مَفَاتِحَهُۥ لَتَنُوٓأُ بِٱلْعُصْبَةِ أُو۟لِى ٱلْقُوَّةِ إِذْ قَالَ لَهُۥ قَوْمُهُۥ لَا تَفْرَحْ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلْفَرِحِينَ
İnne kârûne kâne min kavmi mûsâ, fe begâ aleyhim, ve âteynâhu minel kunûzi mâ inne mefâtihahu le tenûu bil usbeti ulil kuvveh(kuvveti), iz kâle lehu kavmuhu lâ tefrah innallâhe lâ yuhıbbul ferihîn(ferihîne).
Şüphesiz Kârûn, Mûsâ’nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını (bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi kendisine şöyle demişti: “Böbürlenme! Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- elbette
- إِنَّ
- Karun
- قَارُونَ
- idi
- كَانَ
- ك و ن
- -nden
- مِنْ
- kavmi-
- قَوْمِ
- ق و م
- Musa’nın
- مُوسَىٰ
- azgınlık etti
- فَبَغَىٰ
- ب غ ي
- onlara karşı
- عَلَيْهِمْ
- ve ona vermiştik
- وَاتَيْنَاهُ
- ا ت ي
- -den
- مِنَ
- hazineler-
- الْكُنُوزِ
- ك ن ز
- ki
- مَا
- muhakkak
- إِنَّ
- onun anahtarları
- مَفَاتِحَهُ
- ف ت ح
- ağır geliyordu
- لَتَنُوءُ
- ن و ا
- bir topluluğa
- بِالْعُصْبَةِ
- ع ص ب
- sahibi
- أُولِي
- ا و ل
- kuvvet
- الْقُوَّةِ
- ق و ي
- hani
- إِذْ
- demişti ki
- قَالَ
- ق و ل
- ona
- لَهُ
- kavmi
- قَوْمُهُ
- ق و م
- لَا
- şımarma
- تَفْرَحْ
- ف ر ح
- şüphesiz
- إِنَّ
- Allah
- اللَّهَ
- لَا
- sevmez
- يُحِبُّ
- ح ب ب
- şımarıkları
- الْفَرِحِينَ
- ف ر ح
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Şüphesiz Kârûn, Mûsâ’nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etti. Biz ona, anahtarlarını (bile taşımak) güçlü bir topluluğa ağır gelecek hazineler verdik. Hani, kavmi kendisine şöyle demişti: “Böbürlenme! Çünkü Allah, böbürlenip şımaranları sevmez.”
- Diyanet Vakfı: Karun, Musa´nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Doğrusu Karun, Musa´nın kavmindendi ve onlara karşı azıtmıştı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları gerçekten güçlü kuvvetli bir bölüğe ağır geliyordu. O zaman, kavmi ona şöyle demişti: «Güvenme (böbürlenme), çünkü Allah, güvenenleri (böbürlenenleri) sevmez.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Karun, Musa´nın kavminden idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona demişti ki: «Şımarma! Bil ki Allah şımarıkları sevmez.»
- Ali Fikri Yavuz: Gerçekten Karûn, Mûsa’nın kavminden idi de onlara karşı azgınlık etmişti. Ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları güçlü kuvvetli bir toplulukla (zorla) taşınıyordu. O vakit (Mûsa’nın) kavmi, ona şöyle demişti: “- Gururlanıb şımarma, çünkü Allah (dünya malı ile) şımaranları sevmez.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Hakıkaten Karûn Musânın kavminden idi de onlara karşı bağyetmiş idi, ona öyle hazîneler vermiştik ki anahtarları cidden güçlü kuvvetli bir bölüğe ağır geliyordu, o vakıt kavmı ona şöyle demişti: güvenme çünkü Allah güvenenleri sevmez
- Fizilal-il Kuran: Karun, Musa´nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona demişti ki; «Şımarma, Allah şımaranları sevmez.»
- Hasan Basri Çantay: Filhakıyka Kaarun Musânın kavmindendi. Fakat onlara karşı serkeşlik etdi o. Biz ona öyle hazineler verdik ki anahtarları (nı taşımak bile) gücü kuvvetli büyük bir cemâate ağır geliyordu. O vakit kavmi ona şöyle demişdi: «Şımarma. Çünkü Allah şımarıkları sevmez».
- İbni Kesir: Gerçekten Karun; Musa´nın kavminden biriydi. Ama onlara karşı azgınlık etti. Biz, ona; anahtarlarını güçlü bir topluluğun zor taşıdığı hazineler vermiştik. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma, çünkü Allah; şımarıkları sevmez.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Şüphe yok ki Karun, Mûsa´nın kavminden bulunmuştu. Fakat onlara karşı haddi tecavüz etti ve ona hazinelerden öylesini vermiş idik ki, onun anahtarları muhakkak kuvvetli, büyük bir cemaate ağır geliyordu. O vakit kavmi ona dedi ki: «Şımarma! Şüphe yok ki Allah şımarık olanları sevmez.»
- Tefhim-ul Kuran: Gerçek şu ki, Kârun, Musa´nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, onun anahtarları birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki: «Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez.»
Resim yüklenemedi.