Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن ذُكِّرَ بِـَٔايَٰتِ رَبِّهِۦ فَأَعْرَضَ عَنْهَا وَنَسِىَ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ ۚ إِنَّا جَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَن يَفْقَهُوهُ وَفِىٓ ءَاذَانِهِمْ وَقْرًا ۖ وَإِن تَدْعُهُمْ إِلَى ٱلْهُدَىٰ فَلَن يَهْتَدُوٓا۟ إِذًا أَبَدًا
Ve men azlemu mimmen zukkire bi âyâti rabbihî fe a’rada anhâ ve nesiye mâ kaddemet yedâh(yedâhu), innâ cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakren) ve in ted’uhum ilel hudâ fe len yehtedû izen ebedâ(ebeden).
Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- kim olabilir?
- وَمَنْ
- daha zalim
- أَظْلَمُ
- ظ ل م
- kimseden
- مِمَّنْ
- hatırlatılan
- ذُكِّرَ
- ذ ك ر
- ayetleri
- بِايَاتِ
- ا ي ي
- Rabbinin
- رَبِّهِ
- ر ب ب
- fakat yüz çeviren
- فَأَعْرَضَ
- ع ر ض
- onlardan
- عَنْهَا
- ve unutandan
- وَنَسِيَ
- ن س ي
- şeyi
- مَا
- öne sürdüğü
- قَدَّمَتْ
- ق د م
- ellerinin
- يَدَاهُ
- ي د ي
- gerçekten biz
- إِنَّا
- koyduk
- جَعَلْنَا
- ج ع ل
- üzerine
- عَلَىٰ
- onların kalbleri
- قُلُوبِهِمْ
- ق ل ب
- engel olan örtüler
- أَكِنَّةً
- ك ن ن
- أَنْ
- onu anlamalarına
- يَفْقَهُوهُ
- ف ق ه
- ve içine
- وَفِي
- kulaklarının
- اذَانِهِمْ
- ا ذ ن
- ağırlıklar
- وَقْرًا
- و ق ر
- eğer
- وَإِنْ
- onları çağırsan da
- تَدْعُهُمْ
- د ع و
- إِلَى
- doğru yola
- الْهُدَىٰ
- ه د ي
- asla
- فَلَنْ
- doğru yola gelmezler
- يَهْتَدُوا
- ه د ي
- o halde
- إِذًا
- asla
- أَبَدًا
- ا ب د
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar.
- Diyanet Vakfı: Kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da ona sırt çevirenden, kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kim vardır! Biz onların kalplerine, bunu anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayete eremeyeceklerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): O kimseden daha zalim kim olabilir ki, kendisine Rabbinin ayetleri anlatılmıştır da o, onlardan yüz çevirmiş ve ellerinin önceden yaptığı şeyleri unutmuştur. Çünkü Biz onların kalpleri üzerine onu iyi anlamalarına engel birtakım kabuklar ve kulaklarına bir ağırlık koymuşuzdur; sen onları doğru yola çağırsan da onlar asla yola gelmezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Rabbinin âyetleriyle nasihat edilip de onlardan yüz çeviren ve daha önce işlediği günahları unutandan daha zalim kim olabilir? Biz onların kalbleri üzerine (Kur´ân´ı) anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik. Ey Muhammed! Sen onları doğru yola çağırsan da onlar asla hidayete ermezler.
- Ali Fikri Yavuz: Rabbisi âyetleriyle nasihat edilip de, onlardan yüz çeviren ve daha önce yaptığı günahları unutan kimseden daha zalim kim olabilir? Biz, onların kalbleri üzerine, Kur’ân’ı (gerçeği) anlamalarına engel bir takım perdeler çektik ve kulaklarına da sağırlık verdik. Sen onları doğru yola dâvet etsen de, bu halde, ebediyyen hidayete gelmezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): O kimseden daha zâlim de kim olabilir ki: Rabbının âyâtı ile nasıhat edilmiştir de onlardan yüz çevirmiş ve ellerinin takdim ettiği şeyleri unutmuştur; çünkü biz onların kalbleri üzerine onu iyi anlamalarına mani bir takım kabuklar ve kulaklarına bir ağırlık koymuşuzdur, sen onları doğru yola çağırsan da o halde onlar ebeden yola gelmezler
- Fizilal-il Kuran: Allah´ın ayetleri kendisine hatırlatıldığı halde, onlara sırt çevirenden ve işlediği kötülükleri hiç hatırına getirmeyenden daha zalim kim olabilir? Biz onların kalplerini, Kur´anı anlamalarına engel oluşturacak biçimde perdeledik ve kulaklarını sağırlaştırdık. Bu yüzden sen onları doğru yola çağırsan da doğru yola gelmezler.
- Hasan Basri Çantay: Kendisine Rabbinin âyetleriyle nasıyhat edilib de onlardan yüz çeviren, iki elinin öne sürdüğünü unutan kişiden daha zaalim kimdir? Biz onların kalbleri üstüne, onu iyice anlamalarına engel, perdeler, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen onları doğru yola çağırsan da bu halde ebedî hidâyete gelmezler.
- İbni Kesir: Kendisine Rabbının ayetleri anlatılıp da, onlardan yüz çeviren ve önceden yaptıklarını unutan kimseden daha zalim kim vardır? Biz, onların kalblerinin üstüne; onu iyice anlamalarına engel olan örtüler, kulaklarına da ağırlık koyduk. Sen, onları hidayete çağırsan da; onlar asla hidayete gelmezler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Daha zalim kim vardır o kimseden ki, Rabbinin âyetleri kendisine hatırlatıldığı halde ondan hemen yüz çevirir ve iki elinin takdim etmiş olduğu şeyi unutmuş olur. Biz onların kalpleri üzerine onu güzelce anlayabilmelerine mani perdeler, kulaklarında da bir ağırlık kılmış olduk ve onları hidâyete dâvet edip dursan, onlar yine o vakit hidâyete ebedîyyen ermezler.
- Tefhim-ul Kuran: Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, onlara sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri) ni unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, onların kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik) kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar.
Resim yüklenemedi.