Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَلَمَّا جَآءَهُم بِٱلْحَقِّ مِنْ عِندِنَا قَالُوا۟ ٱقْتُلُوٓا۟ أَبْنَآءَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ مَعَهُۥ وَٱسْتَحْيُوا۟ نِسَآءَهُمْ ۚ وَمَا كَيْدُ ٱلْكَٰفِرِينَ إِلَّا فِى ضَلَٰلٍ
Fe lemmâ câehum bil hakkı min indinâ kâlûktulû ebnâellezîne âmenû meahu vestahyû nisâehum, ve mâ keydul kâfirîne illâ fî dalâl(dalâlin).
Mûsâ onlara tarafımızdan gerçeği getirince, “Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın” dediler. Fakat kâfirlerin tuzağı hep boşa çıkmıştır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- (Musa) ne zaman ki
- فَلَمَّا
- onlara gelince
- جَاءَهُمْ
- ج ي ا
- hakk ile
- بِالْحَقِّ
- ح ق ق
- -dan
- مِنْ
- katımız-
- عِنْدِنَا
- ع ن د
- dediler
- قَالُوا
- ق و ل
- öldürün
- اقْتُلُوا
- ق ت ل
- oğullarını
- أَبْنَاءَ
- ب ن ي
- kimselerin
- الَّذِينَ
- inanan(ların)
- امَنُوا
- ا م ن
- onunla beraber
- مَعَهُ
- ve sağ bırakın
- وَاسْتَحْيُوا
- ح ي ي
- kadınlarını
- نِسَاءَهُمْ
- ن س و
- ve değildir
- وَمَا
- tuzağı
- كَيْدُ
- ك ي د
- kafirlerin
- الْكَافِرِينَ
- ك ف ر
- başkası
- إِلَّا
- فِي
- boşa çıkandan
- ضَلَالٍ
- ض ل ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Mûsâ onlara tarafımızdan gerçeği getirince, “Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın” dediler. Fakat kâfirlerin tuzağı hep boşa çıkmıştır.
- Diyanet Vakfı: İşte o (Musa), tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınları sağ bırakın! dediler. Ama kâfirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bunun üzerine kendilerine tarafımızdan gerçeği getirince de: «Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri bırakın!» dediler. Kafirlerin düzeni (tuzağı) hep dalal (sapkınlık) içindedir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Bunun üzerine Musa, kendilerine tarafımızdan hakkı getirince de: «Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri tutun.» dediler. Fakat o kâfirlerin tuzağı da hep boşa çıkmaktadır.
- Ali Fikri Yavuz: Bunun üzerine Mûsa, tarafımızdan onlara hakkı (kitabı) getirince de şöyle dediler: “- Mûsa ile beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını ise diri bırakın.” Fakat kâfirlerin hilesi ancak yok olmağa mahkûmdur.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bunun üzerine kendilerine tarafımızdan hakkı getiriverince de onunla beraber iyman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını diri tutun dediler, kâfirlerin düzeni de hep dalâl içinde
- Fizilal-il Kuran: Musa, onlara katımızdan hakkı getirince: «Onunla beraber inananların oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın!» dediler. Fakat kafirlerin tuzağı hep boşa çıkar.
- Hasan Basri Çantay: İşte o, tarafımızdan kendilerine hakkı getirince: «Onunla beraber îman edenlerin oğullarını öldürün. (Yalnız) kadınları diri bırakın» dediler. Kâfirlerin düzeni heder olmakdan başka (bir şey´e mahkûm) değildir.
- İbni Kesir: O, katımızdan kendilerine hakkı getirince: Onunla beraber iman etmiş olanların oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın, dediler. Kafirlerin düzeni hedef olmaktan başka bir şey değildir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Vaktâ ki, onlara Bizim tarafımızdan hak ile geliverdi, dediler ki: «O´nunla beraber imân edenlerin oğullarını öldürünüz, kadınlarını da diri bırakınız.» Kâfirlerin hilesi ise bir sapıklıkta bulunmaktan başka değildir.
- Tefhim-ul Kuran: Böylece o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: «Onunla birlikte iman etmekte olanların erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın.» Ancak kâfirlerin hileli düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir.
Resim yüklenemedi.