Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَإِذَا بَدَّلْنَآ ءَايَةً مَّكَانَ ءَايَةٍ ۙ وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُنَزِّلُ قَالُوٓا۟ إِنَّمَآ أَنتَ مُفْتَرٍۭ ۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Ve izâ beddelnâ âyeten mekâne âyetin vallâhu a’lemu bimâ yunezzilu kâlû innemâ ente mufter(mufterin), bel ekseruhum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber’e, “Sen ancak uyduruyorsun” derler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve zaman
- وَإِذَا
- değiştirdiğimiz
- بَدَّلْنَا
- ب د ل
- bir ayeti
- ايَةً
- ا ي ي
- yerine
- مَكَانَ
- ك و ن
- bir ayet
- ايَةٍ
- ا ي ي
- ve Allah
- وَاللَّهُ
- bilirken
- أَعْلَمُ
- ع ل م
- ne
- بِمَا
- indirdiğini
- يُنَزِّلُ
- ن ز ل
- derler
- قَالُوا
- ق و ل
- şüphesiz
- إِنَّمَا
- sen
- أَنْتَ
- iftira ediyorsun
- مُفْتَرٍ
- ف ر ي
- hayır
- بَلْ
- onların çokları
- أَكْثَرُهُمْ
- ك ث ر
- لَا
- bilmiyorlar
- يَعْلَمُونَ
- ع ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber’e, “Sen ancak uyduruyorsun” derler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
- Diyanet Vakfı: Biz bir âyetin yerine başka bir âyeti getirdiğimiz zaman -ki Allah, neyi indireceğini çok iyi bilir- «Sen ancak bir iftiracısın» dediler. Hayır; onların çoğu bilmezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bir ayeti bir ayetin yerine bedel yaptığımız zaman Allah indirdiğini ve indireceğini en iyi bilirken o şeytan dostları: «Sen yalnızca bir iftiracısın!» dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman Allah ne indirdiğini pek iyi bilmiş iken kâfirler Peygambere: «Sen, ancak bir iftiracısın» dediler. Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler.
- Ali Fikri Yavuz: Biz, bir âyetin yerine, bir âyeti değiştirip getirdiğimiz zaman (önceki âyetin hükmünü kaldırdığımız vakit) Allah ne indirdiğini pek iyi bilmişken, kâfirler dediler ki: “- Sen, ancak bir iftiracısın.” Hayır, onların çoğu Kur’ân’ın hakikatını ve hüküm değiştirmenin faydasını bilmezler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bir âyeti bir âyetin yerine bedel yaptığımız vakıt Allah indirdiğine ve indireceğine a´lem iken o Şeytan yârânı: «Sen sırf bir müfterîsin» dediler, hayır onların çoğu bilmezler
- Fizilal-il Kuran: Biz herhangi bir ayeti başka bir ayetle değiştirdiğimiz zaman kâfirler sana «Sen bunu yalandan uyduruyorsun» derler. Oysa Allah kullarına ne mesaj indireceğini herkesden iyi bilir. Aslında onların çoğu gerçeği bilmiyorlar.
- Hasan Basri Çantay: Biz bir âyeti diğer bir âyetin yerine (bunu nesh ederek) getirdiğimiz vakit — ki Allah neyi indireceğini çok iyi bilendir — dediler ki: «Sen ancak bir iftiracısın». Hayır, onların pek çoğu bilmezler.
- İbni Kesir: Biz, bir ayetin yerine başka bir ayet getirdiğimiz zaman; Allah ne indirdiğini gayet iyi bilirken, onlar: Sen sadece uyduruyorsun, derler. Hayır onların çoğu bunu bilmezler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve Biz bir âyeti bir âyetin yerine tebdîl edince, Allah ise indirdiğine pek ziyâde alîmdir. Dediler ki: «Sen şüphesiz bir iftiracısın.» Hayır. Onların ekserisi bilmezler.
- Tefhim-ul Kuran: Biz bir ayeti, bir (başka) ayetin yeriyle değiştirdiğimiz zaman, -Allah neyi indirdiğini daha iyi bilmektedir- «Sen yalnızca iftira edicisin» dediler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
Resim yüklenemedi.