Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ مَكْرِهِمْ أَنَّا دَمَّرْنَٰهُمْ وَقَوْمَهُمْ أَجْمَعِينَ
Fenzur keyfe kâne âkıbetu mekrihim ennâ demmernâhum ve kavmehum ecmeîn(ecmeîne).
Bak, onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu: Biz onları ve kavimlerini topyekûn helâk ettik.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- bak
- فَانْظُرْ
- ن ظ ر
- nasıl
- كَيْفَ
- ك ي ف
- oldu
- كَانَ
- ك و ن
- sonucu
- عَاقِبَةُ
- ع ق ب
- tuzaklarının
- مَكْرِهِمْ
- م ك ر
- biz
- أَنَّا
- onları yıktık yok ettik
- دَمَّرْنَاهُمْ
- د م ر
- ve kavimlerini
- وَقَوْمَهُمْ
- ق و م
- hepsini
- أَجْمَعِينَ
- ج م ع
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Bak, onların tuzaklarının sonucu nasıl oldu: Biz onları ve kavimlerini topyekûn helâk ettik.
- Diyanet Vakfı: Bak işte, tuzaklarının âkıbeti nice oldu: Onları da, (kendilerine uyan) kavimlerini de (nasıl) toptan helâk ettik!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Şimdi bir bak! Tuzaklarının akibeti nasıl oldu? Kendilerini ve kavimlerini toptan helak ediverdik.
- Elmalılı Hamdi Yazır: İşte bak! Tuzaklarının akibeti nice oldu: Onları da, kavimlerini de toptan helak ettik.
- Ali Fikri Yavuz: Ey Rasûlüm, şimdi bak ki, hilelerinin akıbeti nasıl oldu!... Hem (o imansızların) kendilerini, hem de kavimlerini toptan helâk ettik.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Şimdi bak! mekirlerinin akıbeti nasıl oldu? Kendileri ve kavimlerini toptan tedmir ediverdik
- Fizilal-il Kuran: Şimdi bak bakalım, onların tuzaklarının sonu nice oldu? Biz onları ve soydaşlarını hep birlikte yok ettik.
- Hasan Basri Çantay: İşte bak, O tuzaklarının aakıbeti nice oldu! Çünkü biz onları da, kavmlerini de toptan helak etdik.
- İbni Kesir: Düzenlerinin sonunun nice olduğuna bir bak. Biz; onları ve kavimlerini toptan yerle bir ettik.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Artık bak! Mekrlerinin âkibeti nasıl oldu? Muhakkak ki Biz, onları da kavimlerini de cümleten helâk ettik.
- Tefhim-ul Kuran: Artık sen, onların kurdukları hileli düzenin uğradığı sona bir bak; biz, onları ve kavimlerini topluca yerle bir ettik.
Resim yüklenemedi.