Your browser doesn’t support HTML5 audio
أَلَمْ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ قِيلَ لَهُمْ كُفُّوٓا۟ أَيْدِيَكُمْ وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ ٱلْقِتَالُ إِذَا فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَخْشَوْنَ ٱلنَّاسَ كَخَشْيَةِ ٱللَّهِ أَوْ أَشَدَّ خَشْيَةً ۚ وَقَالُوا۟ رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا ٱلْقِتَالَ لَوْلَآ أَخَّرْتَنَآ إِلَىٰٓ أَجَلٍ قَرِيبٍ ۗ قُلْ مَتَٰعُ ٱلدُّنْيَا قَلِيلٌ وَٱلْءَاخِرَةُ خَيْرٌ لِّمَنِ ٱتَّقَىٰ وَلَا تُظْلَمُونَ فَتِيلًا
E lem tere ilellezîne kîle lehum kuffû eydiyekum, ve ekîmus salâte ve âtûz zekâh(zekâte), fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu izâ ferîkun minhum yahşevnen nâse ke haşyetillâhi ev eşedde haşyeh(haşyeten), ve kâlû rabbenâ lime ketebte aleynel kıtâl(kıtâle), lev lâ ahhartenâ ilâ ecelin karîb(karîbin), kul metâud dunyâ kalîl(kalîlun) vel âhıretu hayrun li menittekâ ve lâ tuzlemûne fetîlâ(fetîlen).
Daha önce kendilerine, “(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!” derler. De ki: “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- أَلَمْ
- görmedin mi
- تَرَ
- ر ا ي
- إِلَى
- kimseleri
- الَّذِينَ
- denilen(leri)
- قِيلَ
- ق و ل
- kendilerine
- لَهُمْ
- (savaştan) çekin
- كُفُّوا
- ك ف ف
- ellerinizi
- أَيْدِيَكُمْ
- ي د ي
- ve kılın
- وَأَقِيمُوا
- ق و م
- namazı
- الصَّلَاةَ
- ص ل و
- ve verin
- وَاتُوا
- ا ت ي
- zekatı
- الزَّكَاةَ
- ز ك و
- zaman
- فَلَمَّا
- yazılıdığı
- كُتِبَ
- ك ت ب
- kendilerine
- عَلَيْهِمُ
- savaş
- الْقِتَالُ
- ق ت ل
- hemen
- إِذَا
- bir grup
- فَرِيقٌ
- ف ر ق
- içlerinden
- مِنْهُمْ
- korkmaya başladılar
- يَخْشَوْنَ
- خ ش ي
- insanlardan
- النَّاسَ
- ن و س
- korkar gibi
- كَخَشْيَةِ
- خ ش ي
- Allah’tan
- اللَّهِ
- hatta
- أَوْ
- daha fazla
- أَشَدَّ
- ش د د
- korkuyla
- خَشْيَةً
- خ ش ي
- ve dediler ki
- وَقَالُوا
- ق و ل
- Rabbimiz
- رَبَّنَا
- ر ب ب
- niçin
- لِمَ
- yazdın
- كَتَبْتَ
- ك ت ب
- bize
- عَلَيْنَا
- savaş
- الْقِتَالَ
- ق ت ل
- keşke
- لَوْلَا
- bizi erteleseydin
- أَخَّرْتَنَا
- ا خ ر
- kadar
- إِلَىٰ
- bir süreye
- أَجَلٍ
- ا ج ل
- yakın
- قَرِيبٍ
- ق ر ب
- de ki
- قُلْ
- ق و ل
- geçimi
- مَتَاعُ
- م ت ع
- dünya
- الدُّنْيَا
- د ن و
- azdır
- قَلِيلٌ
- ق ل ل
- ve ahiret
- وَالْاخِرَةُ
- ا خ ر
- daha iyidir
- خَيْرٌ
- خ ي ر
- kimse için
- لِمَنِ
- korunan
- اتَّقَىٰ
- و ق ي
- وَلَا
- size haksızlık edilmez
- تُظْلَمُونَ
- ظ ل م
- kıl kadar
- فَتِيلًا
- ف ت ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Daha önce kendilerine, “(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!” derler. De ki: “Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez.”
- Diyanet Vakfı: Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah´tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da «Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?» dediler. Onlara de ki: «Dünya menfaati önemsizdir, Allah´tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez.»
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bakmaz mısın, o kendilerine: «Ellerinizi savaştan çekin, namaz kılın ve zekat verin!» denilen kimselere? Şimdi üzerlerine savaş farz kılınınca bazıları insanlardan Allah´tan korkar gibi veya daha fazla korkmaya başladılar ve: «Ey bizim Rabbimiz, niçin bize bu savaşı farz kıldın? Ne olurdu kısa bir süre daha bize mühlet verseydin!» dediler. De ki: «Dünya zevki ne de olsa azdır; ahiret ise Allah´tan korkanlar için sırf hayırdır. Hem kıl kadar hakkınız da yenmez.»
- Elmalılı Hamdi Yazır: Kendilerine, «Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin» denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı insanlardan, Allah´tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve «Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık bir müddet daha tanımış olsaydın da biraz daha yaşasaydık?» derler. Onlara de ki: «Dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret, Allah´a karşı gelmekten sakınan için daha hayırlıdır ve size kıl kadar haksızlık edilmez.»
- Ali Fikri Yavuz: Kendilerine: “-Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekâtı verin”, denilmiş olanlara bakmaz mısın? Şimdi onların üzerine savaş farz kılınınca, içlerinden bir topluluk, Allah’dan korkar gibi hatta daha şiddetli bir korku ile insanlardan korkuyor. Onlar: “-Ey Rabbimiz, üzerimize şu savaşı neye farz kıldın, ne olurdu bizi yakın bir vakte kadar geri bırakaydın!” dediler. Onlara şöyle de: “- Dünyanın zevki pek azdır. Ahiret ise sakınanlar için muhakkak hayırlıdır; ve kıl kadar haksızlığa uğramazsınız.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bakmaz mısın o: kendilerine ellerinizi çekin ve namaz kılın, zekât verin denilmiş olan kimselere? Şimdi üzerlerine kıtal yazılınca insanlardan Allahdan korkarcasına veya daha bile ziyade korkuyorlar ve şöyle dediler: «Ey bizim rabbımız! Niçin üzerimize bu kıtali yazdın! Nolurdu bizi yakın bir ecele tehir edeydin? De ki: Dünya zevkı ne olsa azdır, Ahıret ise Allahdan korkanlar için sırf hayırdır hem kıl kadar hakkınız yenmez
- Fizilal-il Kuran: Daha önce kendilerine ´savaştan uzak durun, namazı kılın ve zekatı verin´ direktifi verilmiş olanları görmüyor musun? Şimdi üzerlerine farz kılınınca, onların; Allah´tan korkar gibi ya da bundan bile daha fazla, insanlardan korkan bir grubu «Ey Rabbimiz niye üzerimize savaşmayı farz kıldın, bize biraz daha mühlet tanısaydın olmaz mıydı?» dediler. Onlara de ki; «Dünya zevki kısa sürelidir. Ahiret ise sakınanlar için daha hayırlıdır. Orada kıl payı bile haksızlığa uğramazsınız.»
- Hasan Basri Çantay: (Evvelce) kendilerine «Ellerinizi (muhaarebeden) çekin, dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin» denilen kimselere bakmaz mısın? Şimdi onların üzerine muhaarebe yazılınca (farzedilince) içlerinden bir zümre, insan (dan başka bir şey olmayan düşman) lardan Allahdan korkar gibi, hattâ daha şiddetli bir korku ile korkuyorlar. Onlar: «Ey Rabbimiz üzerimize (şu) muhaarebeyi neye yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar gecikdirmeli değil miydin» dediler. (Onlara) de ki: «Dünyânın fâidesi pek azdır, Âhiret ise sakınanlar için elbet daha hayırlıdır. Siz hurma çekirdeğinin ince ipliği kadar bile haksızlığa uğratılmayacaksınız».
- İbni Kesir: Kendilerine: Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin, denilmiş olanlara bakmaz mısın? Şimdi onların üzerine savaş farz kılınınca; içlerinden bir grup Allah´tan korkar gibi, hatta daha şiddetli bir korku ile insanlardan korkuyorlar. Bunlar: Ey Rabbımız, üzerimize şu savaşı niye farz kıldın? Ne olurdu bizi yakın bir geleceğe kadar geri bırakaydın, dediler. Onlara de ki: Dünyanın geçimi azdır. Ahiret ise, müttakiler için elbet daha hayırlıdır. Ve kıl kadar haksızlığa uğratılmayacaksınız.
- Ömer Nasuhi Bilmen: O kimseleri görmez misin ki, onlara: «Ellerinizi çekiniz ve namaz kılınız, zekât veriniz» denilmişti. Vaktâ ki üzerlerine cihad yazıldı, o zaman içlerinden birtakımı, Allah Teâlâ´dan korkarcasına veya daha ziyâde insanlardan korkar oldular. Ve onlar, «Ey Rabbimiz! Ne için üzerimize cihadı yazdın? Ne olurdu bizi yakın bir müddete kadar tehir etseydin» dediler. De ki: «Dünyanın faidesi pek azdır, ahiret ise muttakî olanlar için elbette hayırlıdır. Ve siz kıl kadar zulme uğramayacaksınızdır.»
- Tefhim-ul Kuran: Kendilerine; «Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekâtı verin» denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah´tan korkar gibi -hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve «Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?» dediler. De ki: «Dünyanın metaı azdır, ahiret ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ´bir hurma çekirdeğindeki ipince bir iplik kadar´ bile haksızlığa uğratılmayacaksınız.»
Resim yüklenemedi.