Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَٱلَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ ٱللَّهِ مِنۢ بَعْدِ مِيثَٰقِهِۦ وَيَقْطَعُونَ مَآ أَمَرَ ٱللَّهُ بِهِۦٓ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِى ٱلْأَرْضِ ۙ أُو۟لَٰٓئِكَ لَهُمُ ٱللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوٓءُ ٱلدَّارِ
Vellezîne yankudûne ahdallâhi min ba’di mîsâkıhi ve yaktaûne mâ emerallâhu bihi en yûsale ve yufsidûne fîl ardı ulâike lehumul la’netu ve lehum sûud dâr(dâri).
Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- kimseler
- وَالَّذِينَ
- bozan(lar)
- يَنْقُضُونَ
- ن ق ض
- verdikleri sözü
- عَهْدَ
- ع ه د
- Allah’a
- اللَّهِ
- مِنْ
- sonra
- بَعْدِ
- ب ع د
- iyice pekiştirdikten
- مِيثَاقِهِ
- و ث ق
- ve kesenler
- وَيَقْطَعُونَ
- ق ط ع
- şeyi
- مَا
- istediği
- أَمَرَ
- ا م ر
- Allah’ın
- اللَّهُ
- onunla
- بِهِ
- أَنْ
- bitiştirilmesini
- يُوصَلَ
- و ص ل
- ve bozgunculuk yapanlar
- وَيُفْسِدُونَ
- ف س د
- فِي
- yeryüzünde
- الْأَرْضِ
- ا ر ض
- işte
- أُولَٰئِكَ
- onlaradır
- لَهُمُ
- la’net
- اللَّعْنَةُ
- ل ع ن
- ve onlaradır
- وَلَهُمْ
- kötü (sonucu)
- سُوءُ
- س و ا
- yurdun
- الدَّارِ
- د و ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.
- Diyanet Vakfı: Allah´a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah´ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Fakat Allah´a verdikleri sözü belgeledikten sonra bozanlar ve Allah´ın, birleştirilmesini emrettiği ilişkileri koparanlar ve yeryüzünü fesada verenler; işte bunlar, lanet olsun onlara ve yurdun kötüsü de onlara olsun!
- Elmalılı Hamdi Yazır: Allah´ın ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah´ın birleştirilmesini emrettiği bağlantıları koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, işte lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradır.
- Ali Fikri Yavuz: Amma (ezelde) Allah’ın tevhîd ahdini kabullendikten sonra onu bozanlar ve Allah’ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar (akrabalık bağlarını kesenler) ve yeryüzünü fesada verenler (var ya), işte bunlar, lânet onlara ve yurdun kötüsü cehennem de onlara...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Amma Allahın ahdini misak ile tevsık ettikten sonra nakzedenler ve Allahın raptedilmesini emrettiği rabıtaları koparanlar ve yer yüzünü fesada verenler, işte bunlar, lânet onlara, ve yurdun kötüsü onlara
- Fizilal-il Kuran: Allah´a vermiş oldukları sözü kesin bir taahhüt haline getirdikten sonra bozanlara, Allah´ın sürdürülmesini emrettiği ilişkileri kesenlere ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara gelince onlara lânet vardır ve dünyayı izleyecek olan kötü akıbet kendilerini beklemektedir.
- Hasan Basri Çantay: Allaha verdikleri sözü kuvvetli te´mînat ile de destekledikden sonra bozanlar, Allahın bitişdirilmesini (idâmesini) emretdiği şey´i (raabıtayı) kıranlar, yer yüzünü fesada verenler (yok mu?), işte onlar, lâ´net onlara, yurdun kötüsü (olan cehennem) de onlara.
- İbni Kesir: Pekiştirdikten sonra Allah´ın ahdini bozanlar, Allah´ın bitiştirilmesini emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar; işte la´net onlaradır. Yurtların en kötüsü de onlarındır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve o kimseler ki, Allah´ın ahdini takviye ettikten sonra bozarlar ve Allah´ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte lânet onlaradır. Yurdun kötüsü de onlaradır.
- Tefhim-ul Kuran: Allah´a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah´ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.
Resim yüklenemedi.