Your browser doesn’t support HTML5 audio
كَأَنَّهُنَّ ٱلْيَاقُوتُ وَٱلْمَرْجَانُ
Ke enne hunnel yâkûtu vel mercân(mercânu).
Onlar sanki yakut ve mercandır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- sanki onlar
- كَأَنَّهُنَّ
- yakut
- الْيَاقُوتُ
- ve mercandırlar
- وَالْمَرْجَانُ
- م ر ج
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Onlar sanki yakut ve mercandır.
- Diyanet Vakfı: Sanki onlar yakut ve mercandırlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Onları yakut ve mercan sanırsın;
- Elmalılı Hamdi Yazır: Sanki onlar yâkut ve mercandırlar.
- Ali Fikri Yavuz: Sanki o hanımlar, (saflık ve beyazlıkta, birer) yakut ve mercan...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Sanırsın onları yâkut-ü mercan
- Fizilal-il Kuran: O eşler sanki birer yakut ve mercandırlar.
- Hasan Basri Çantay: Sanki onlar (birer) yaakutdur, mercandır.
- İbni Kesir: Sanki onlar yakut ve mercandırlar.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (58-60) Sanki onlar, yakut ve mercandır. Artık Rabbinizin hangi nîmetlerini tekzîp edersiniz? İyiliğin mükâfaatı, iyilikten başka mıdır? (elbette değildir)
- Tefhim-ul Kuran: Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler.
Resim yüklenemedi.