Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَغَفَرْنَا لَهُۥ ذَٰلِكَ ۖ وَإِنَّ لَهُۥ عِندَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَـَٔابٍ
Fe gafernâ lehu zâlik(zâlike), ve inne lehu indenâ le zulfâ ve husne meâb(meâbin).
Biz de bunu ona bağışladık. Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- biz de affettik
- فَغَفَرْنَا
- غ ف ر
- ondan
- لَهُ
- bunu
- ذَٰلِكَ
- ve şüphesiz
- وَإِنَّ
- onun vardır
- لَهُ
- yanımızda
- عِنْدَنَا
- ع ن د
- bir yakınlığı
- لَزُلْفَىٰ
- ز ل ف
- ve güzel
- وَحُسْنَ
- ح س ن
- bir geleceği
- مَابٍ
- ا و ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Biz de bunu ona bağışladık. Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır.
- Diyanet Vakfı: Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Biz de bu hatasını kendisine bağışladık. Gerçekten ona, yanımızda bir yakınlık ve akibet (dönüş) güzelliği vardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Biz de o zannettiği şeyi kendisine bağışladık. Şüphesiz yanımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri vardır.
- Ali Fikri Yavuz: Biz de onun bu hatasını bağışladık. Gerçekten onun, bizim katımızda bir yakınlığı ve güzel bir akıbeti (cenneti) vardır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Biz de onu kendisine mağfiret buyurduk ve hakıkat ona ındimizde kat´î bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği vardır
- Fizilal-il Kuran: Böylece onu bağışladık. Yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır.
- Hasan Basri Çantay: Biz de onu saalih (bir zât olarak) intihab etdik. Nezdimizde onun muhakkak bir yakınlığı ve bir akıbet güzelliği vardır.
- İbni Kesir: Bunun üzerine Biz de onu bağışladık. Onun için şüphesiz ki katımızda yüksek bir makam ve güzel bir sonuç vardır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (25-26) Artık bunun için O´nu yarlığadık ve şüphe yok ki, O´nun için Bizim katımızda elbette bir yakınlık vardır ve bir akıbet güzelliği vardır. Ey Dâvûd! Şüphe yok ki, Biz seni yeryüzünde halife kıldık. Artık nâs arasında hak ile hükmet ve hevâya tâbi olma, sonra seni Allah´ın yolundan şaşırtır. Muhakkak o kimseler ki, Allah yolundan saparlar, onlar için hesap gününü unutmuş oldukları için bir şiddetli azap vardır.
- Tefhim-ul Kuran: Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.
Resim yüklenemedi.