Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا۟ نَٰدِمِينَ
Fe akarûhâ fe asbahû nâdimîn(nâdimîne).
Derken onu kestiler, fakat pişman oldular.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- nihayet onu kestiler
- فَعَقَرُوهَا
- ع ق ر
- ama oldular
- فَأَصْبَحُوا
- ص ب ح
- pişman
- نَادِمِينَ
- ن د م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Derken onu kestiler, fakat pişman oldular.
- Diyanet Vakfı: Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Derken onu vurdular, fakat pişman oldular;
- Elmalılı Hamdi Yazır: Derken onu kestiler; fakat pişman da oldular.
- Ali Fikri Yavuz: Derken o deveyi kestiler, fakat pişman oldular.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Derken onu vurdular, fakat nâdim oldular
- Fizilal-il Kuran: Buna rağmen devenin ayaklarını keserek onu cansız yere devirdiler. Fakat hemen pişman oldular.
- Hasan Basri Çantay: Derken onu kesdiler. Fakat peşîman oldular.
- İbni Kesir: Onlar ise onu kestiler de pişman oldular.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Derken onu boğazladılar, sonra pişman olarak sabahladılar.
- Tefhim-ul Kuran: «Sonunda onu (yine de) kestiler, ancak pişman oldular.»
Resim yüklenemedi.