Your browser doesn’t support HTML5 audio
لَّقَد تَّابَ ٱللَّهُ عَلَى ٱلنَّبِىِّ وَٱلْمُهَٰجِرِينَ وَٱلْأَنصَارِ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوهُ فِى سَاعَةِ ٱلْعُسْرَةِ مِنۢ بَعْدِ مَا كَادَ يَزِيغُ قُلُوبُ فَرِيقٍ مِّنْهُمْ ثُمَّ تَابَ عَلَيْهِمْ ۚ إِنَّهُۥ بِهِمْ رَءُوفٌ رَّحِيمٌ
Lekad tâballâhu alen nebiyyi vel muhâcirîne vel ensârillezînet tebeûhu fî sâatil usreti min ba’di mâ kâde yezîgu kulûbu ferîkın minhum summe tâbe aleyhim, innehu bihim raûfun rahîm(rahîmun).
Andolsun Allah; Peygamber ile içlerinden bir kısmının kalpleri eğrilmeğe yüz tuttuktan sonra, sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle ensarın tövbelerini kabul etmiştir. Evet, onların tövbelerini kabul etmiştir. Şüphesiz O, onlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- andolsun
- لَقَدْ
- affetti
- تَابَ
- ت و ب
- Allah
- اللَّهُ
- عَلَى
- Peygamberi
- النَّبِيِّ
- ن ب ا
- ve Muhacirleri
- وَالْمُهَاجِرِينَ
- ه ج ر
- ve Ensarı
- وَالْأَنْصَارِ
- ن ص ر
- الَّذِينَ
- ona uyan
- اتَّبَعُوهُ
- ت ب ع
- فِي
- sa’atinde
- سَاعَةِ
- س و ع
- güçlük
- الْعُسْرَةِ
- ع س ر
- مِنْ
- O zaman
- بَعْدِ
- ب ع د
- iken
- مَا
- neredeyse
- كَادَ
- ك و د
- kaymağa yüz tutmuş
- يَزِيغُ
- ز ي غ
- kalbleri
- قُلُوبُ
- ق ل ب
- bir kısmının
- فَرِيقٍ
- ف ر ق
- içlerinden
- مِنْهُمْ
- yine de
- ثُمَّ
- tevbesini kabul etti
- تَابَ
- ت و ب
- onların
- عَلَيْهِمْ
- çünkü O
- إِنَّهُ
- onlara karşı
- بِهِمْ
- çok şefkatli
- رَءُوفٌ
- ر ا ف
- çok merhametlidir
- رَحِيمٌ
- ر ح م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Andolsun Allah; Peygamber ile içlerinden bir kısmının kalpleri eğrilmeğe yüz tuttuktan sonra, sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle ensarın tövbelerini kabul etmiştir. Evet, onların tövbelerini kabul etmiştir. Şüphesiz O, onlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.
- Diyanet Vakfı: Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Andolsun ki, Allah yine peygambere ve o güçlük anında ona uyan muhacirlerle Ensara; içlerinden bir kısmının kalpleri az kalsın eğilecek gibi olmuşken sonra kendilerine tevbelerinin kabulüyle iltifat buyurdu. Gerçekten O, onlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler´le Ensar´a, içlerinden bir kısmının kalbleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, gerçekten çok şefkatli, çok bağışlayıcıdır.
- Ali Fikri Yavuz: And olsun ki, Allah, Peygambere ve o güçlük saatinde (Tebuk savaşında çekilen sıkıntı ve mahrumiyet günlerinde) ona uyan Muhacir’lerle Ensar’a lütfetti; öyle ki, içlerinden bir kısmının kalbleri az daha eğilecek gibi olmuş iken, sonra onların tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü, O, çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Şanına kasem olsun ki Allah yine lûtfetti Peygambere ve o güçlük saatinde ona ittiba´ eyleyen Muhacirîn ve Ensara ki içlerinden bir kısmının kalbleri az daha eğilecek gibi olmuş iken sonra kendilerine tevbelerinin kabulile iltifat buyurdu, hakıkat o, onlara rauftur, rahîmdir
- Fizilal-il Kuran: Allah, Peygamber´in ve o zor anda onun peşinden giden muhacirler ile Ensar´ın tevbelerini kabul etti. O sırada onlardan bir grubun kalpleri kaymanın eşiğine gelmişti. Arkasından O, onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı son derece şefkatli ve merhametlidir.
- Hasan Basri Çantay: Andolsun ki Allah, peygamberini (muhaarebeden geri kalanlara izin verildiğinden dolayı afvetdiği gibi) içlerinden bir takımının gönülleri hemen hemen eğrilmek üzere iken güdük zamanında ona (o peygambere) tâ´bi´ olan Muhacirlerle ensaarı da tevbeye muvaffak buyurdu ve sonra onların (bu) tevbelerini kabul eyledi. Çünkü O çok esirgeyici, çok bağışlayıcıdır.
- İbni Kesir: Andolsun ki Allah, Peygamberin ve güçlük anında ona uyan muhacir ve ensarın tevbelerini kabul etti. İçlerinden bır kısmının kalbleri kaymak üzere iken yine de onların tevbesini kabul buyurdu. Çünkü O, kendilerine Rauf ve Rahim´dir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Kasem olsun ki Allah Teâlâ, Peygambere ve o güçlük saatinde O´na tâbi olan muhacirler ile ensâra tevbe nasib etti. Onlardan bir zümrenin kalpleri az kalsın ezilecek bir hale geldikten sonra tevbelerini kabul buyurdu. Şüphe yok ki, onların hakkında O, çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.
- Tefhim-ul Kuran: Andolsun Allah, peygamberin, Muhacirlerin ve Ensarın üzerine tevbe ihsan etti. Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi nerdeyse kaymak üzereyken - ona güçlük saatinde tabi oldular. Sonra onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir.
Resim yüklenemedi.