Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَٱتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَٰنٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَآ أَلَتْنَٰهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَىْءٍ ۚ كُلُّ ٱمْرِئٍۭ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
Vellezîne âmenû vettebeathum zurriyyetuhum bi îmânin elhaknâ bihim zurriyyetehum ve mâ eletnâhum min amelihim min şey’in, kullumriin bi mâ kesebe rehînun.
İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve kimseler
- وَالَّذِينَ
- inanan(lar)
- امَنُوا
- ا م ن
- ve kendilerine uyanlar
- وَاتَّبَعَتْهُمْ
- ت ب ع
- zürriyetleri de
- ذُرِّيَّتُهُمْ
- ذ ر ر
- imanda
- بِإِيمَانٍ
- ا م ن
- kattık
- أَلْحَقْنَا
- ل ح ق
- kendilerine
- بِهِمْ
- zürriyetlerini
- ذُرِّيَّتَهُمْ
- ذ ر ر
- ve
- وَمَا
- eksiltmedik
- أَلَتْنَاهُمْ
- ا ل ت
- -nden
- مِنْ
- kendi amelleri-
- عَمَلِهِمْ
- ع م ل
- hiçbir
- مِنْ
- şey
- شَيْءٍ
- ش ي ا
- her
- كُلُّ
- ك ل ل
- kişi
- امْرِئٍ
- م ر ا
- şeye
- بِمَا
- kendi kazandığı
- كَسَبَ
- ك س ب
- bağlıdır
- رَهِينٌ
- ر ه ن
- Diyanet İşleri Başkanlığı: İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.
- Diyanet Vakfı: İman eden ve soylarından gelenlerde, imanda kendilerine tâbi olanlar (var ya)! İşte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Onların amellerinden de bir şey eksiltmedik. Herkes kazandıklarına karşı bir rehindir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): İman edip zürriyetleri de iman ile arkalarından gelmiş olanlar, işte Biz, onların nesillerini de kendilerine katmışızdır. Bununla beraber kendilerine amellerinden hiçbir şey de eksiltmemişizdir. Herkes kazancına bağlıdır.
- Elmalılı Hamdi Yazır: İman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tâbi olanlar (yok mu?); işte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Kendilerinin amellerinden birşey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandığına bağlıdır.
- Ali Fikri Yavuz: (Dünyada) iman edenlere ve zürriyetleri de iman edib kendilerine uyanlara, (ahirette) zürriyetlerine kavuştururuz. (Onları da, baba ve dedeleri gibi cennete koruz ve derecelerini yükseltiriz.) Bununla beraber (baba ve dedelerinin) amellerinden hiç bir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır, (iyi amel işlerse kurtulur, değilse helâk olur.)
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve İyman edenleri ki zürriyyetleri de iyman ile arkalarından gelmiş, zürriyyetlerini kendilerine ilhak etmişizdir, bununla beraber kendilerine amellerinden hiçbir şey eksiltmemişizdir, herkes kazancına bağlıdır.
- Fizilal-il Kuran: İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır.
- Hasan Basri Çantay: İman edib de zürriyyetleri de îman ile kendilerine tâ´bi olanlar (yok mu?) biz onların nesillerini de kendilerine katdık. Kendilerinin amelinden bir şey de eksiltmedik. Herkes kazancı mukaabilinde bir rehindir.
- İbni Kesir: İman edip de soyları da imanda kendilerine tabi olanlar; onlara, soylarını da kattık. Onların işlediklerinden hiç bir şey eksiltmedik. Herkes kazandığı ile bağlıdır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve o kimseler ki, imân ettiler ve kendilerine zürriyetleri de imân ile tâbi oldular, onlara zürriyetlerini de kattık ve onlar için amellerinden bir şeyi de eksiltmedik. Her bir şahıs, kendi kazandığı şeye bağlıdır.
- Tefhim-ul Kuran: İman edenler ve soyları da kendilerini imanda izleyenler (var ya); biz onların soylarını da kendilerine katıp eklemişiz. Onların amellerinden hiçbir şeyi eksiltmedik. Her kişi, kendi kazanmakta olduğuna karşılık bir rehindir.
Resim yüklenemedi.