Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا ٱلْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ
Ve yekûlûne metâ hâzel va’du in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
“Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?” diyorlar.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve diyorlar
- وَيَقُولُونَ
- ق و ل
- ne zaman?
- مَتَىٰ
- bu
- هَٰذَا
- tehdid (ettiğiniz azab)
- الْوَعْدُ
- و ع د
- eğer
- إِنْ
- iseniz
- كُنْتُمْ
- ك و ن
- doğru söylüyor(lar)
- صَادِقِينَ
- ص د ق
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?” diyorlar.
- Diyanet Vakfı: Onlar: Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, bu tehdit ne zaman gerçekleşecektir? derler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ve: «Ne zaman bu tehdit , (gerçekleşek eğer) doğru (sözlü) iseniz.» diyorlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Yine onlar: «Eğer doğru söylüyorsanız bu (kıyamet) vaadi ne zaman?» diyorlar.
- Ali Fikri Yavuz: (Yine Mekke kâfirleri şöyle) diyorlar: “- Bu kıyametin vaadi ne zaman, eğer doğru söyleyenlerseniz?”
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve ne zaman bu va´d, doğru iseniz? diyorlar
- Fizilal-il Kuran: Ve «eğer doğru söylüyorsanız bu tehdit ettiğiniz azab ne zaman gelecek» diyorlar.
- Hasan Basri Çantay: «Siz doğru söyleyenlerseniz bu tehdîd (in tehakkuku) ne zaman (söyleyin)?» derler.
- İbni Kesir: Ve derler ki: Şayet siz sadıklardan iseniz, bu vaad ne zamandır?
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve derler ki: «O vaad ne zaman, eğer siz sâdıklar oldunuz iseniz?»
- Tefhim-ul Kuran: Ve derler ki: «Eğer doğru söylüyorsanız bu tehdit (etmekte olduğunuz yıkım ve azab) ne zamanmış?»
Resim yüklenemedi.