İbn Ömer (r.a.) anlatıyor: "(Bir gün) Rasulullah (s.a.s.) yanımıza gelip şöyle buyurdular: "Ey muhacirler! Beş şey vardır, onlarla imtihan olacağınız zaman artık cemiyette hiçbir hayır kalmamıştır. Onların siz hayatta iken zuhurundan Allah'a sığınırım. Bu beş şey şunlardır
1- Zina: Bir toplumda zina ortaya çıkar ve alenî işlenecek bir hale gelirse, mutlaka o toplumda tâun hastalığı (bulaşıcı hastalık) yaygınlaşır ve onlardan önce gelip geçmiş toplumlarda görülmeyen hastalıklar yayılır. (Dün frengi, bugün AIDS, kanser..., yarın?!)
2- Ölçü-tartıda hile: Ölçü ve tartıyı eksik yapan her toplum, mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve sultanın zulmüne uğrar.
3- Zekât vermemek: Hangi toplum mallarının zekâtını vermezse mutlaka gökten yağmur kesilir. Hayvanlar da olmasaydı tek damla yağmur düşmezdi.
4- Ahdin bozulması: Hangi toplum Allah ve Rasülü'nün ahdini bozarsa, Allah, o toplumda, kendilerinden olmayan bir düşmanı musallat eder ve ellerindeki (servet)lerin bir kısmını onlar alır.
5- Kitabullah'la hükmetmeyi terk: Hangi toplumun imamları (liderleri) Allah'ın kitabı ile ameli terk ederek Allah'ın indirdiği hükümlerden işlerine gelenleri seçerlerse, Allah onları kendi aralarında savaştırır." (Kütüb-i Sitte Muht. Tercüme ve Şerhi, c. 17; s. 540)
"Ahdini bozan her kişi için kıyamet gününde (halk arasında teşhir olunmak üzere) bir alâmet vardır. (o alâmet,) sözünü bozan ğaddarın yanına dikilir, onunla bilinir." (Buhâri, Tecrid, c. 8, s. 477)
Tüm bunlardan anlaşılıyor ki yaptığımız hataların bir kısmını dünyada çekiyoruz.
"Yaptıklarının bir kısmını tatsınlar diye insanların kendi ellerinin kazandığı şeyler yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çıktı. Umulur ki onlar hakka dönerler." (Rum suresi, 41)
Bu hadisler yaşanan her günahın bir bela ve musibete karşılık geleceğini anlatıyor. Bu gün İslam coğrafyasının kan ağlamasına bakılırsa günahlarımız azımsanamayacak kadar büyük. Biz iyi Müslüman olmazsak, namaz kılmaz, oruç tutmaz, zekât vermezsek. Allahın dinini ikame etme üzerine bir çabamız olmazsa, Allaha iyi bir kul olmazsak bu günahlar İslam dünyasında gözyaşlarına dönüşecek.
Kendimize soralım, Yaptığımız günahların gevşekliklerin Mısırlı şehitlerin kanlarındaki payı nedir? Yada sizin çocuğunuz parklarda güvenle oynarken Suriyeli çocukların vicdansız kimyasal katliamlarda yürek burkan çığlıklarında ne kadar payımız vardır? Korkmayalım soru sormaya devam edelim. Myanmar da bedenleri yakılmış insanlarında yakarışlarındaki payımız nedir? Somlide aç iki çocuğundan birinin yaşaması için tercih yapan annenin gözyaşlarının neresindeyiz?
Güvenli şehirlerimizde üzerinize her an bir bomba düşecek korkusu yaşamayan biz, yaşananları bir oyun bir televizyon şovu gibi izliyor olmakla günahlarımızın daha önemlisi yapmadığımız kulluğun bir ilişkisi var mı?
Merhametimiz nasırlaşmışsa artık açıları hissedemiyorsak soralım kendimize biz islamın neresindeyiz?
Bu dinin yücelmesini islamın aziz olmasını istiyormusunuz? Bakın Allah rasulü ne diyor: "İyne ile alışverişe başladığınız, öküzün kuyruğuna takıldığınız ve çiftçilikle yetinip Allah yolunda cihadı terk ettiğiniz zaman Allah size öyle bir zillet verir ki dininize dönene kadar da onu üzerinizden kaldırmaz." (İmam Ahmed)
Bu dini yaşamadan bu ümmet yücelmeyecek. Zulümler son bulmayacak. Elest bezminde bir söz verdik. Rabbimiz bize sordu, Ben sizin rabbiniz değilmiyim diye biz de "Bilakis, rabbimizsin" dedik. Şimdi dünyadayız bu söze sadakat zamanı.
Haydi namaza
Haydi oruca
Haydi zekata
Haydi islama
17 Eylül 2013