Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَإِن تُكَذِّبُوا۟ فَقَدْ كَذَّبَ أُمَمٌ مِّن قَبْلِكُمْ ۖ وَمَا عَلَى ٱلرَّسُولِ إِلَّا ٱلْبَلَٰغُ ٱلْمُبِينُ
Ve in tukezzibû fe kad kezzebe umemun min kablikum, ve mâ aler resûli illel belâgul mubîn(mubînu).
“Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve eğer
- وَإِنْ
- yalanlarsanız
- تُكَذِّبُوا
- ك ذ ب
- elbette
- فَقَدْ
- yalanlamışlardı
- كَذَّبَ
- ك ذ ب
- ümmetler de
- أُمَمٌ
- ا م م
- مِنْ
- sizden önceki
- قَبْلِكُمْ
- ق ب ل
- ve yoktur
- وَمَا
- düşen
- عَلَى
- elçiye
- الرَّسُولِ
- ر س ل
- başka bir şey
- إِلَّا
- tebliğ etmekten
- الْبَلَاغُ
- ب ل غ
- açıkça
- الْمُبِينُ
- ب ي ن
- Diyanet İşleri Başkanlığı: “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”
- Diyanet Vakfı: Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de (kendilerine tebliğ edileni) yalan saymışlardır. Peygamber´e düşen, yalnız açık bir tebliğdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki, sizden önce bir takım milletler de yalanlamışlardı. Peygamberin görevi ise açık bir tebliğden ibarettir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de yalan saymışlardı. Peygambere düşen yalnız açık bir tebliğdir.
- Ali Fikri Yavuz: (Ey Kureyş topluluğu, beni) eğer tekzib ederseniz (bana zarar veremezsiniz, çünkü) sizden önceki ümmetler de peygamberlerini tekzib etmişlerdi. Peygambere düşen vazife ise, ancak açık bir tebliğdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve eğer tekziyb ederseniz sizden evvel bir takım ümmetler de tekziyb etmişlerdi, Resulün vazifesi ise açık bir tebliğden ibarettir
- Fizilal-il Kuran: Eğer peygamberinizi yalanlıyorsanız, biliniz ki, sizden önceki milletler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Peygamberin görevi, ilahi mesajı açıkça duyurmaktan ibarettir.
- Hasan Basri Çantay: «Eğer siz (beni) tekzîb ederseniz sizden evvelki ümmetler de (peygamberlerini) tekzîb etmişizdir. Peygamberin üzerine (düşen vazîfe) ise apaçık tebliğden başkası değildir».
- İbni Kesir: Eğer siz, yalanlıyorsanız, bilin ki; sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen, sadece apaçık tebliğden ibarettir.
- Ömer Nasuhi Bilmen: «Ve eğer tekzîp ederseniz, muhakkak ki, sizden evvel bir nice ümmetler de tekzîp ettiler. Peygamber üzerine de apaçık tebliğden başka bir şey yoktur.»
- Tefhim-ul Kuran: «Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (peygamberlerin çağrısını) yalanlamışlardır. Peygambere düşen ise, yalnızca apaçık bir tebliğdir.»
Resim yüklenemedi.