Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَعَادًا وَثَمُودَا۟ وَقَد تَّبَيَّنَ لَكُم مِّن مَّسَٰكِنِهِمْ ۖ وَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيْطَٰنُ أَعْمَٰلَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ ٱلسَّبِيلِ وَكَانُوا۟ مُسْتَبْصِرِينَ
Ve âden ve semûde ve kad tebeyyene lekum min mesâkinihim, ve zeyyene lehumuş şeytânu a’mâlehum fe saddehum anis sebîli ve kânû mustebsırîn(mustebsırîne).
Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık kimselerdi.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve Ad’ı
- وَعَادًا
- ع و د
- ve Semud’u
- وَثَمُودَ
- ve gerçekten
- وَقَدْ
- bu belli olmaktadır
- تَبَيَّنَ
- ب ي ن
- size
- لَكُمْ
- -den
- مِنْ
- oturdukları yerler-
- مَسَاكِنِهِمْ
- س ك ن
- ve süsledi
- وَزَيَّنَ
- ز ي ن
- onlara
- لَهُمُ
- şeytan
- الشَّيْطَانُ
- ش ط ن
- yaptıkları işlerini
- أَعْمَالَهُمْ
- ع م ل
- ve onları çıkardı
- فَصَدَّهُمْ
- ص د د
- -dan
- عَنِ
- yol-
- السَّبِيلِ
- س ب ل
- ve oldular
- وَكَانُوا
- ك و ن
- görenlerden
- مُسْتَبْصِرِينَ
- ب ص ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık kimselerdi.
- Diyanet Vakfı: Âd ve Semûd´u da (helâk ettik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ad ve Semud´a da (peygamberler gönderdik) ki, size bunlar, meskenlerinden belli olmaktadır. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve kendilerini yoldan çevirmişti; halbuki, gözleri açık adamlardılar.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ad ve Semud´u da (helak ediverdik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
- Ali Fikri Yavuz: Ad ile Semûd’u da helak ettik. (Ey Mekke halkı), onlara ne yapıldı, meskenlerinin harabından size belli olmaktadır. Görgü sahibleri oldukları halde, şeytan, onların amellerini kendilerine süslemiş (güzel göstermiş) de, onları hak yoldan çevirmişti.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Âde de, Semûde de ki size bunlar meskenlerinden belli olmaktadır, Şeytan onlara amellerini tezyin etmişti de kendilerini yoldan çevirmişti, halbuki gözleri açık adamlar idiler
- Fizilal-il Kuran: Adoğulları ile Semudoğulları´nı da yok ettik. Bunu vaktiyle oturdukları evlerin yıkıntıları size açıkça göstermektedir. Şeytan onlara işledikleri kötülükleri güzel göstererek kendilerini yoldan çıkardı. oysa isteselerdi gerçeği görebilirlerdi.
- Hasan Basri Çantay: Aad ile Semudu da (helak etdik. Onların başına neler geldiği) hakıykat sizin için el´an (o haraab) evleri (ciheti) nden belli olmakdadır. Uyanık (insan) lar oldukları halde şeytan onların amel (ve hareket) lerini süsleyib kendilerini yoldan sapdırmışdır.
- İbni Kesir: Ad ve Semud kavmini de. Bunu, oturdukları yerlerden anlamaktasınız. Şeytan kendilerine yaptıkları şeyleri güzel göstermişti de onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda idiler.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve Âd ve Semûd (kavmini de helâk ettik). Muhakkak ki, sizin için onların oturmuş oldukları yerlerden (başlarına gelen felaketler) açıklanmıştır ve şeytan onların yaptıkları işleri süslü göstermiş de onları yoldan saptırmıştır. Halbuki, gözleri görür kimseler olmuşlardı.
- Tefhim-ul Kuran: Âd´ı ve Semûd´u da (yıkıma uğrattık) . Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yapmakta olduklarını şeytan onlara süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.
Resim yüklenemedi.