Your browser doesn’t support HTML5 audio
قَالَ نَعَمْ وَإِنَّكُمْ لَمِنَ ٱلْمُقَرَّبِينَ
Kâle ne’am ve innekum le minel mukarrebîn(mukarrebîne).
Firavun, “Evet. Üstelik siz (ücretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız” dedi.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- dedi
- قَالَ
- ق و ل
- evet
- نَعَمْ
- hem de siz
- وَإِنَّكُمْ
- olanlardansınız
- لَمِنَ
- yakınlar(ım)
- الْمُقَرَّبِينَ
- ق ر ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Firavun, “Evet. Üstelik siz (ücretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız” dedi.
- Diyanet Vakfı: (Firavun): Evet hem de siz mutlaka yakınlarımdan olacaksınız, dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): «Evet, o zaman siz elbette gözdelerden olacaksınız.» dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır: «Evet» dedi (Firavun), «Üstelik o zaman benim yakınlarımdan olacaksınız.»
- Ali Fikri Yavuz: Firavun: “- Evet, şüphesiz ki, siz yakınlarımdan olacaksınız.” dedi.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Evet, dedi: Hem o vakit siz elbette gözdelerdensiniz
- Fizilal-il Kuran: Firavun: «Evet, yakın adamlarım arasına gireceksiniz» dedi.
- Hasan Basri Çantay: (Fir´avn): «Var ya, dedi, hem siz (benim) en yakınlar (ım) dan da olacaksınız muhakkak».
- İbni Kesir: Evet, hem siz muhakkak gözdeler olacaksınız, dedi.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Dedi ki: «Evet. Ve şüphe yok siz (o zaman) en yakınlardansınızdır.»
- Tefhim-ul Kuran: «Evet» dedi. «(O zaman) Siz en yakın(larım) kılınanlardan da olacaksınız.»
Resim yüklenemedi.