Your browser doesn’t support HTML5 audio
أَوْ إِطْعَٰمٌ فِى يَوْمٍ ذِى مَسْغَبَةٍ
Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabeh(mesgabetin).
(14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- yahut
- أَوْ
- doyurmaktır
- إِطْعَامٌ
- ط ع م
- فِي
- gününde
- يَوْمٍ
- ي و م
- ذِي
- açlık
- مَسْغَبَةٍ
- س غ ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
- Diyanet Vakfı: (11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Ya da salgın bir açlık gününde yemek yedirmektir.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir,
- Ali Fikri Yavuz: Yahud şiddetli bir açlık gününde yemek yedirmektir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Veya salgın bir açlık gününde yemek yedirmek
- Fizilal-il Kuran: Yahut açlık gününde doyurmaktır.
- Hasan Basri Çantay: yahud (salgın) bir açlık gününde yemek yedirmekdir,
- İbni Kesir: Yahut açlık gününde yemek yedirmektir,
- Ömer Nasuhi Bilmen: Yahut bir kıtlık gününde yemek yedirmektir.
- Tefhim-ul Kuran: Ya da açlık gününde doyurmaktır,