Your browser doesn’t support HTML5 audio
أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ
Ev miskînen zâ metrabeh(metrabetin).
(14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- yahut
- أَوْ
- yoksulu
- مِسْكِينًا
- س ك ن
- ذَا
- hiçbir şeyi olmayan
- مَتْرَبَةٍ
- ت ر ب
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (14-16) Yahut şiddetli bir açlık gününde kendisiyle yakınlığı olan bir yetimi, yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktır.
- Diyanet Vakfı: (11-16) Fakat o, sarp yokuşu aşamadı. O sarp yokuş nedir bilir misin? Köle azat etmek veya açlık gününde yakını olan bir yetimi, yahut aç açık bir yoksulu doyurmaktır.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): veya toprak döşenen (hiçbir varlığı olmayan) bir yoksula...
- Elmalılı Hamdi Yazır: Veya hiçbir şeyi olmayan yoksula.
- Ali Fikri Yavuz: Yahud toprak üstüne yığılan miskine...
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Veya toprak döşenen bir miskîne
- Fizilal-il Kuran: Hiçbir şeyi olmayan yoksulu,
- Hasan Basri Çantay: yahud toprakda sürünen bir yoksula.
- İbni Kesir: Yahut yerde sürünen bir yoksula.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (15-16) Karabet sahibi olan bir yetime. Veyahut yerlere serilmiş bir yoksula.
- Tefhim-ul Kuran: Veya sürünen bir yoksulu.