Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ
Ve şâhidin ve meşhûd(meşhûdin).
(3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve şahide andolsun
- وَشَاهِدٍ
- ش ه د
- ve şahidlik edilene
- وَمَشْهُودٍ
- ش ه د
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir.
- Diyanet Vakfı: (1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): o şahitlik edecek ve şahitlik edilecek olana yemin olsun ki,
- Elmalılı Hamdi Yazır: Şahitlik edene ve edilene andolsun ki,
- Ali Fikri Yavuz: Cumaya ve arefe gününe ki,
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Ve şâhide ve meşhûda kasem olsun
- Fizilal-il Kuran: Şahitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki.
- Hasan Basri Çantay: şâhidle meşhûde ki,
- İbni Kesir: Şehadet edene ve şehadet edilene.
- Ömer Nasuhi Bilmen: (3-4) Ve şehâdet eden ve şehâdet olunana. Hendeklerin sahipleri mel´un bulunmuştur.
- Tefhim-ul Kuran: Şahid olana (görene) ve şahid olunana (görülene) .
Resim yüklenemedi.