Your browser doesn’t support HTML5 audio
هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّآ أَن تَأْتِيَهُمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ أَوْ يَأْتِىَ رَبُّكَ أَوْ يَأْتِىَ بَعْضُ ءَايَٰتِ رَبِّكَ ۗ يَوْمَ يَأْتِى بَعْضُ ءَايَٰتِ رَبِّكَ لَا يَنفَعُ نَفْسًا إِيمَٰنُهَا لَمْ تَكُنْ ءَامَنَتْ مِن قَبْلُ أَوْ كَسَبَتْ فِىٓ إِيمَٰنِهَا خَيْرًا ۗ قُلِ ٱنتَظِرُوٓا۟ إِنَّا مُنتَظِرُونَ
Hel yanzurûne illâ en te’tiyehumul melâiketu ev ye’tiye rabbuke ev ye’tiye ba’du âyâti rabbik(rabbike), yevme ye’tî ba’du âyâti rabbike lâ yenfeu nefsen îmânuhâ lem tekun âmenet min kablu ev kesebet fî îmânihâ hayrâ(hayran), kul intezırû innâ muntezırûn(muntezırûne).
(Ey Muhammed!) Onlar (iman etmek için) ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbinin âyetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez. De ki: “Siz bekleyin. Şüphesiz biz de bekliyoruz.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- mı?
- هَلْ
- bekliyorlar
- يَنْظُرُونَ
- ن ظ ر
- ille
- إِلَّا
- أَنْ
- gelmesini
- تَأْتِيَهُمُ
- ا ت ي
- meleklerin
- الْمَلَائِكَةُ
- م ل ك
- yahut
- أَوْ
- gelmesini
- يَأْتِيَ
- ا ت ي
- Rabbinin
- رَبُّكَ
- ر ب ب
- ya da
- أَوْ
- gelmesini
- يَأْتِيَ
- ا ت ي
- bazı
- بَعْضُ
- ب ع ض
- ayetlerinin
- ايَاتِ
- ا ي ي
- Rabbinin
- رَبِّكَ
- ر ب ب
- gün
- يَوْمَ
- ي و م
- geldiği
- يَأْتِي
- ا ت ي
- bazı
- بَعْضُ
- ب ع ض
- ayetleri
- ايَاتِ
- ا ي ي
- Rabbinin
- رَبِّكَ
- ر ب ب
- لَا
- fayda sağlamaz
- يَنْفَعُ
- ن ف ع
- kimseye
- نَفْسًا
- ن ف س
- inanması
- إِيمَانُهَا
- ا م ن
- hiç
- لَمْ
- etmemiş
- تَكُنْ
- ك و ن
- iman
- امَنَتْ
- ا م ن
- مِنْ
- daha önce
- قَبْلُ
- ق ب ل
- ya da
- أَوْ
- kazanmamış olan
- كَسَبَتْ
- ك س ب
- فِي
- imanında
- إِيمَانِهَا
- ا م ن
- bir hayır
- خَيْرًا
- خ ي ر
- de ki
- قُلِ
- ق و ل
- bekleyin
- انْتَظِرُوا
- ن ظ ر
- biz de
- إِنَّا
- beklemekteyiz
- مُنْتَظِرُونَ
- ن ظ ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (Ey Muhammed!) Onlar (iman etmek için) ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbinin âyetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez. De ki: “Siz bekleyin. Şüphesiz biz de bekliyoruz.”
- Diyanet Vakfı: Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Onlar, ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini ya da Rablerinin bir takım alametlerinin gelmesini gözetliyorlar. Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış bir kimseye o günkü imanı hiçbir yarar sağlamaz. De ki: «Gözetin! Çünkü biz de şüphesiz gözetiyoruz.»
- Elmalılı Hamdi Yazır: (İnanmak için) ille meleklerin gelmesini, yahut Rabbinin gelmesini, ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Ama Rabbinin (azab) işaretlerinin geldiği gün, daha önce iman etmemiş, yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir fayda sağlamaz. De ki: «Bekleyin; biz de beklemekteyiz.»
- Ali Fikri Yavuz: (Mekke’liler), Kur’an Peygamberi tekzip ettikten sonra ancak şunu gözetliyorlar: Kendilerine azab edecek melekler gelsin, yahut Rabbinin azabı gelsin, yahut Rabbinin bazı (kıyamet) alâmetleri gelsin. Rabbinin (kıyamet) alâmetlerinden biri geldiği gün, evvelce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye, o gün imana gelmek hiç bir fayda vermez. Ey Resûlüm, de ki: (Siz o alâmetlerin gelmesini) gözetleyip bekleyin, biz de gözetleyip bekliyoruz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Onlar ancak şunu gözetiyorlar: ki kendilerine Melekler geliversin veya rabbın geliversin veya rabbının ba´zı alâmetleri geliversin, rabbının ba´zı alâmetleri geldiği gün, evvelce iyman etmemiş veya iymanında bir hayır kazanmamış bir nefse o günkü iymanı hiç bir fâide vermez, de ki gözetin, çünkü biz şüphesiz gözetiyoruz
- Fizilal-il Kuran: Onlar kendilerine meleklerin gelmesini mi yoksa Rabbinin gelmesini mi, yoksa Rabbinin bazı mucizelerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı mucizeleri geldiği gün, daha önce iman etmemiş ya da imanı doğrultusunda bir hayır kazanamamış olan kimseye o günkü imanı bir fayda sağlamaz. Onlara de ki: «Bekleyin bakalım, biz de bekliyoruz.»
- Hasan Basri Çantay: Onlar haalâ kendilerine ille (azâb yapacak) meleklerin gelmesini, yahud (bizzat) Rabbinin gelmesini veya Rabbinin âyet (ve mu´cize) lerinden birinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin âyetlerinden biri geldiği gün, daha evvelden îman etmiş veya îmânında bir hayır kazanmış olmayan hiç bir kimseye (o günkü) îmanı asla fâide vermez. De ki: «Bekleyin! Çünkü biz (de) şübhesiz bekleyicileriz».
- İbni Kesir: Onlar; hala kendilerine meleklerin gelmesini, yahut Rabbının gelmesini veya Rabbının ayetlerinden birinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbının ayetleri geldiği gün; kişi daha önceden inanmamış veya imanından bir hayır kazanmamışsa; imanı, ona hiç fayda vermez. De ki: Bekleyin, doğrusu biz de bekleyenlerdeniz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Onlar başka değil, kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbin gelmesini veya Rabbin bazı âyetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbin bazı âyetlerinin geleceği gün evvelce imân etmemiş veya imânında bir hayır kazanmamış olan şahsa imân faide bahş olmaz. De ki: «Bekleyiniz, ve biz de şüphe yok ki bekleyicileriz.»
- Tefhim-ul Kuran: Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gün, daha önce iman etmemişse, veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hiç kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: «Bekleyin, biz de şüphesiz beklemekteyiz.»
Resim yüklenemedi.