Your browser doesn’t support HTML5 audio
وَكَذَٰلِكَ فَتَنَّا بَعْضَهُم بِبَعْضٍ لِّيَقُولُوٓا۟ أَهَٰٓؤُلَآءِ مَنَّ ٱللَّهُ عَلَيْهِم مِّنۢ بَيْنِنَآ ۗ أَلَيْسَ ٱللَّهُ بِأَعْلَمَ بِٱلشَّٰكِرِينَ
Ve kezâlike fetennâ ba’dahum bi ba’din li yekûlû e hâulâi mennallâhu aleyhim min beyninâ, e leysallâhu bi a’leme biş şâkirîn(şâkirîne).
Böylece insanların bazısını bazısı ile denedik ki, “Allah, aramızdan şu adamları mı iman nimetine lâyık gördü?” desinler. Allah, şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi?
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- böylece
- وَكَذَٰلِكَ
- biz denedik
- فَتَنَّا
- ف ت ن
- onların kimini
- بَعْضَهُمْ
- ب ع ض
- kimi ile
- بِبَعْضٍ
- ب ع ض
- demeleri için
- لِيَقُولُوا
- ق و ل
- şunlara mı?
- أَهَٰؤُلَاءِ
- lutfu layık gördü
- مَنَّ
- م ن ن
- Allah
- اللَّهُ
- kendilerine
- عَلَيْهِمْ
- -dan
- مِنْ
- aramız-
- بَيْنِنَا
- ب ي ن
- değil midir?
- أَلَيْسَ
- ل ي س
- Allah
- اللَّهُ
- daha iyi bilen
- بِأَعْلَمَ
- ع ل م
- şükredenleri
- بِالشَّاكِرِينَ
- ش ك ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Böylece insanların bazısını bazısı ile denedik ki, “Allah, aramızdan şu adamları mı iman nimetine lâyık gördü?” desinler. Allah, şükreden kullarını daha iyi bilen değil mi?
- Diyanet Vakfı: «Aramızdan Allah´ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı!» demeleri için onların bir kısmını diğerleri ile işte böyle imtihan ettik. Allah şükredenleri daha iyi bilmez mi?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Böylece bazılarını bazısıyla fitneye düşürmüşüzdür ki: «A!.. Şunlar mı o Allah´ın aramızdan lütfunu layık gördüğü kimseler?» desinler. Allah şükreden kullarını daha iyi bilen değil midir?
- Elmalılı Hamdi Yazır: Biz onlardan kimini kimi ile, «Allah aramızdan bunlara mı lutfunu layık gördü» desinler diye, işte böyle imtihan ettik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil midir?
- Ali Fikri Yavuz: İnsanların bir kısmını, diğer bir kısmı ile imtihan ettik ki, Kureyş’in ileri gelenleri, fakirler hakkında şöyle desinler; “-Allah’ın aramızdan kendilerine iman ihsan ettiği kimseler şunlar mı?” Allah, İslâm (nimeti üzere) şükredenleri daha iyi bilen değil mi?
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Böyle ba´zılarını ba´zısiyle fitneye de düşürmüşüzdür ki şöyle desinler: Â!... Şunlar mı o Allahın aramızdan lûtfuna lâyık gördüğü kimseler? Allah şükreden kullarını daha iyi bilir değil mi?
- Fizilal-il Kuran: Kendini beğenmişler «Allah´ın aramızdan seçerek lütfuna lâyık gördükleri bunlar mıdır?» desinler diye biz onları işte böylece sınavdan geçirdik. Allah şükredenleri herkesten iyi bilen değil mi?
- Hasan Basri Çantay: Biz, onlardan (insanlardan) kimini kimi ile — (sırf) «Allah (buldu buldu da) aramızdan bunlara, bunların üzerine mi lutfünü reva gördü»? desinler diye — işte böyle imtihan etdik. Allah şükredenleri daha iyi bilen değil mi?
- İbni Kesir: Biz, böylece onların bir kısmını bir kısmıyla denedik ki: Aramızadan Allah bunlara mı lütfetti? desinler. Allah; şükredenleri daha iyi bilen değil midir?
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve işte böylece onların bazısını bazısı ile fitneye düşürmüşüzdür ki, «Ya Allah Teâlâ aramızda şunlara mıdır ki, lütfunu reva görmüştür?» deyiversinler. Allah Teâlâ şâkir olanları ziyâdesiyle bilen değil midir?
- Tefhim-ul Kuran: Böylece: «Allah içimizden bunlara mı lütufta bulundu?» demeleri için onlardan bazısını bazısıyla denedik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil mi?
Resim yüklenemedi.