Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَإِن تَوَلَّوْا۟ فَقُلْ ءَاذَنتُكُمْ عَلَىٰ سَوَآءٍ ۖ وَإِنْ أَدْرِىٓ أَقَرِيبٌ أَم بَعِيدٌ مَّا تُوعَدُونَ
Fe in tevellev fe kul âzentukum alâ sevâ’(sevâin), ve in edrî e karîbun em baîdun mâ tûadûn(tûadûne).
Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- eğer
- فَإِنْ
- yüz çevirirlerse
- تَوَلَّوْا
- و ل ي
- de ki
- فَقُلْ
- ق و ل
- ben size açıkladım
- اذَنْتُكُمْ
- ا ذ ن
- عَلَىٰ
- eşit biçimde
- سَوَاءٍ
- س و ي
- artık
- وَإِنْ
- bilmem
- أَدْرِي
- د ر ي
- yakın mı (olduğunu)
- أَقَرِيبٌ
- ق ر ب
- yoksa
- أَمْ
- uzak (mı olduğunu)
- بَعِيدٌ
- ب ع د
- şeyin
- مَا
- tehdid edildiğiniz
- تُوعَدُونَ
- و ع د
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Eğer yüz çevirirlerse, de ki: “(Bana emrolunanı, ayırım yapmadan) size eşit olarak bildirdim. Tehdit edildiğiniz şey yakın mı yoksa uzak mı, bilmiyorum.”
- Diyanet Vakfı: Eğer yüz çevirirlerse de ki: (Bana emrolunanı) hepinize açıkladım. Artık size vâdolunan şey (mahşerde toplanma zamanınız) yakın mı uzak mı, bilmiyorum.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Yine de aldırmazlarsa de ki: «Size düpedüz açıkladım, tehdit edildiğiniz şeyin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu bilmem.»
- Elmalılı Hamdi Yazır: Eğer (yine de) yüz çevirirlerse, de ki: «Size düpedüz açıkladım; tehdit olunduğunuz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.»
- Ali Fikri Yavuz: Bunun üzerine, imandan yüz çevirirlerse, o takdirde de ki: “- Size (emredildiğim şeyleri) dosdoğru bildirdim. (Müslümanların galebesi veya kıyamet azabı ile) korkutulduğunuz an yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bunun üzerine aldırmazlarsa o halde de de ki: size düpedüz ı´lân ettim, ve bilmem bu size edilen va´d-ü vaîd pek yakın mı, yoksa uzak mı?
- Fizilal-il Kuran: Eğer bu çağrına sırt çevirirlerse onlara de ki; «Bana gelen mesajı duyurarak bu konuda sizi kendimle eşit bilgi düzeyine erdirdim. Size yöneltilen tehdit yakın mıdır, yoksa uzak mıdır, onu bilemem.»
- Hasan Basri Çantay: Eğer (Bu teklife karşı) onlar (yine) yüz çevirirlerse (o vakit da) de ki: «Size (hakıykatları) müsavat üzere bildirdim. Tehdîd edilmekde olduğunuz (o korkunç akıbet) yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem».
- İbni Kesir: Şayet yüz çevirirlerse; de ki: Ben, size eşitlik üzere bildirdim. Artık tehdid edildiğiniz şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Eğer yüz çevirirlerse artık de ki: «Size müsâvat üzere bildirmiş oldum. O tehdit edilmiş olduğunuz şey yakın mıdır, uzak mıdır ben bilmem.»
- Tefhim-ul Kuran: Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki: «Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azab günü) yakın mı, uzak mı, bilemem.»
Resim yüklenemedi.