Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَلَمَّآ أَحَسُّوا۟ بَأْسَنَآ إِذَا هُم مِّنْهَا يَرْكُضُونَ
Fe lemmâ ehassû be’senâ izâ hum minhâ yerkudûn(yerkudûne).
Onlar azabımızı hissedince, hemen oradan süratle kaçıyorlardı.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- zaman
- فَلَمَّا
- hissettikleri
- أَحَسُّوا
- ح س س
- azabımızı
- بَأْسَنَا
- ب ا س
- derhal
- إِذَا
- onlar
- هُمْ
- oradan
- مِنْهَا
- kaçıyorlardı
- يَرْكُضُونَ
- ر ك ض
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Onlar azabımızı hissedince, hemen oradan süratle kaçıyorlardı.
- Diyanet Vakfı: Azabımızı hissettiklerinde bir de bakarsın ki oralardan (azap bölgesinden) kaçıyorlar!
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Azabımızı hissettikleri zaman, hemen oradan üzengi tepiyorlardı (kaçıyorlardı).
- Elmalılı Hamdi Yazır: Onlar azabımızın şiddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardı.
- Ali Fikri Yavuz: Onlar azabımızın şiddetini duydukları zaman memleketlerinden kaçıyorlardı.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Be´simizi hissettikleri vakit, hemen oradan üzengi depiyorlardı,
- Fizilal-il Kuran: Bu zalimler azabımızın gelip çattığını farkettiklerinde derhal şehirlerinden kaçmaya koyuluyorlardı.
- Hasan Basri Çantay: (Evet), onlar azabımızı his (ve müşahede) etdikleri zaman hemen oralardan harıl harıl kaçıyorlardı.
- İbni Kesir: Bizim baskınımızı hissettikleri zaman; onlar, oradan kaçmaya yelteniyordu
- Ömer Nasuhi Bilmen: Vaktâ ki, onlar Bizim azabımızı hissettiler. Onlar hemen oralardan süratle kaçınmaya başladılar.
- Tefhim-ul Kuran: Bizim zorlu azabımızı hissettikleri zaman, oradan büyük bir hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı.
Resim yüklenemedi.