Your browser doesn’t support HTML5 audio
فَرَجَعُوٓا۟ إِلَىٰٓ أَنفُسِهِمْ فَقَالُوٓا۟ إِنَّكُمْ أَنتُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ
Fe receû ilâ enfusihim fe kâlû innekum entumuz zâlimûn(zâlimûne).
Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- döndüler
- فَرَجَعُوا
- ر ج ع
- إِلَىٰ
- kendi vicdanlarına
- أَنْفُسِهِمْ
- ن ف س
- ve dediler
- فَقَالُوا
- ق و ل
- hakikaten siz
- إِنَّكُمْ
- sizler
- أَنْتُمُ
- haksızsınız
- الظَّالِمُونَ
- ظ ل م
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler.
- Diyanet Vakfı: Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) «Zalimler sizlersiniz, sizler!» dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de: «Doğrusu siz haksızsınız!» dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Bunun üzerine vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) dediler ki: «Doğrusu siz haksızsınız.»
- Ali Fikri Yavuz: Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de: “- Doğrusu siz haksızsınız.” dediler.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de dediler: doğrusu siz haksızsınız
- Fizilal-il Kuran: Bunun üzerine vicdanlarına başvurarak birbirlerine «asıl zalimler sizlersiniz» dediler.
- Hasan Basri Çantay: Bunun üzerine vicdanlarına dönüb (birbirlerine) dediler ki: «Hiç şübhesiz (asıl) zaalimler sizsiniz, siz»!
- İbni Kesir: Bunun üzerine kendilerine dönüp dediler ki: Hiç şüphesiz zalimler sizsiniz siz.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Bunun üzerine kendi nefislerine döndüler de dediler ki: «Siz şüphe yok ki, zalimlersiniz.»
- Tefhim-ul Kuran: Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da: «Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz» dediler.
Resim yüklenemedi.