Your browser doesn’t support HTML5 audio
إِن تَدْعُوهُمْ لَا يَسْمَعُوا۟ دُعَآءَكُمْ وَلَوْ سَمِعُوا۟ مَا ٱسْتَجَابُوا۟ لَكُمْ ۖ وَيَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِ يَكْفُرُونَ بِشِرْكِكُمْ ۚ وَلَا يُنَبِّئُكَ مِثْلُ خَبِيرٍ
İn ted’ûhum lâ yesmeû duâekum, ve lev semiû mestecâbû lekum, ve yevmel kıyâmeti yekfurûne bi şirkikum, ve lâ yunebbiuke mislu habîr(habîrin).
Eğer onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan (Allah) gibi haber veremez.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- eğer
- إِنْ
- onları çağırsanız
- تَدْعُوهُمْ
- د ع و
- لَا
- işitmezler
- يَسْمَعُوا
- س م ع
- sizin çağırmanızı
- دُعَاءَكُمْ
- د ع و
- şayet
- وَلَوْ
- işitseler bile
- سَمِعُوا
- س م ع
- مَا
- cevap veremezler
- اسْتَجَابُوا
- ج و ب
- size
- لَكُمْ
- ve günü
- وَيَوْمَ
- ي و م
- kıyamet
- الْقِيَامَةِ
- ق و م
- inkar ederler
- يَكْفُرُونَ
- ك ف ر
- sizin ortak koşmanızı
- بِشِرْكِكُمْ
- ش ر ك
- ve
- وَلَا
- hiç kimse sana haber veremez
- يُنَبِّئُكَ
- ن ب ا
- gibi
- مِثْلُ
- م ث ل
- herşeyi bilen
- خَبِيرٍ
- خ ب ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Eğer onları çağırsanız, çağrınızı duymazlar. Duysalar bile çağrınıza karşılık veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Bunları sana hiç kimse, hakkıyla haberdar olan (Allah) gibi haber veremez.
- Diyanet Vakfı: Eğer onları (putları) çağırırsanız, sizin çağırmanızı işitmezler. Faraza işitseler bile, size cevap veremezler. Kıyamet günü de sizin ortak koşmanızı reddederler. (Bu gerçeği) sana, her şeyden haberi olan (Allah) gibi hiç kimse haber veremez.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Kendilerine dua ederseniz, duanızı işitmezler. İşitseler bile size cevabını veremezler. Kıyamet günü de kendilerini Allah´a ortak koştuğunuzu inkar ederler. Sana, herşeyden haberdar olan (Allah) gibi, haber veren olmaz.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Kendilerine dua ederseniz duanızı işitmezler. İşitseler bile size cevabını veremezler. Kıyamet günü de kendilerini Allah´a ortak koştuğunuzu inkâr ederler. Sana her şeyden haberdar olan (Allah) gibi bir haber veren olmaz.
- Ali Fikri Yavuz: Kendilerine (putlara) dua ederseniz duanızı işitmezler. (Farz-ı muhal) işitseler bile, size cevap veremezler, kıyamet gününde de şirkinizi (kendilerine ibadet ettiğinizi) inkâr ederler. Sana Habîr= her şeyden haberdar olan (Allah) gibi gerçek haber veren olmaz.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Kendilerine duâ ederseniz duânızı işitmezler, işitseler bile size cevabını veremezler, Kıyamet günü de şirkinize küfrederler, sana bir habîr gibi haber veren olmaz
- Fizilal-il Kuran: Eğer onları imdadınıza çağırırsanız, çağrınızı işitmezler. Sesinizi işitseler bile size karşılık veremezler. Üstelik kıyamet günü, sizin kendilerini Allah´a ortak koşmuş olmanızı reddederler. Hiç kimse, her şeyin içyüzünü bilen Allah gibi sana haber vermez.
- Hasan Basri Çantay: Eğer onlara düâ ederseniz duanızı işitmezler, (bilfarz) işitseler bile size cevab vermezler. Kıyamet gününde de onlar sizin müşrikliğinizi tanımayacaklardır. Her şeyden hakkıyle haberdâr olan (Allah) gibi sana (hakıykatı hiçbir şey) haber vermez.
- İbni Kesir: Onları çağırsanız; çağrınızı işitmezler. İşitseler dahi size cevap veremezler. Kıyamet günü de şirk koşmanızı inkar ederler. Haberdar olan gibi, kimse sana haber veremez.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Eğer onlara dua etseniz, duanızı işitemezler ve işitebilseler bile sizin için cevap veremezler ve Kıyamet gününde de sizin şirkinizi inkar ederler ve sana bihakkın haber veren gibi bir haber veren olamaz.
- Tefhim-ul Kuran: Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitmezler, işitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde ise, sizin şirk koşmanızı tanımayacaklardır. (Bunu her şeyden) Haberi olan Allah gibi sana (hiç kimse) haber vermez.
Resim yüklenemedi.