Your browser doesn’t support HTML5 audio
۞ وَقَالَ ٱلَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَآءَنَا لَوْلَآ أُنزِلَ عَلَيْنَا ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ أَوْ نَرَىٰ رَبَّنَا ۗ لَقَدِ ٱسْتَكْبَرُوا۟ فِىٓ أَنفُسِهِمْ وَعَتَوْ عُتُوًّا كَبِيرًا
Ve kâlellezîne lâ yercûne likâenâ lev lâ unzile aleynel melâiketu ev nerâ rabbenâ, lekad istekberû fî enfusihim ve atev utuvven kebîrâ(kebîren).
Bize kavuşacaklarını ummayanlar, “Bize melekler indirilseydi, yahut Rabbimizi görseydik ya!” dediler. Andolsun, onlar kendi benliklerinde büyüklük tasladılar ve büyük bir taşkınlık gösterdiler.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- ve dedi(ler)
- وَقَالَ
- ق و ل
- kimseler
- الَّذِينَ
- لَا
- ummayan(lar)
- يَرْجُونَ
- ر ج و
- bizimle karşılaşmayı
- لِقَاءَنَا
- ل ق ي
- değil mi?
- لَوْلَا
- indirilmeli
- أُنْزِلَ
- ن ز ل
- bize
- عَلَيْنَا
- melekler
- الْمَلَائِكَةُ
- م ل ك
- yahut
- أَوْ
- görmeliydik
- نَرَىٰ
- ر ا ي
- Rabbimizi
- رَبَّنَا
- ر ب ب
- andolsun ki
- لَقَدِ
- onlar büyüklük tasladılar
- اسْتَكْبَرُوا
- ك ب ر
- içlerinde
- فِي
- kendi
- أَنْفُسِهِمْ
- ن ف س
- ve haddi aştılar
- وَعَتَوْا
- ع ت و
- bir azgınlıkla
- عُتُوًّا
- ع ت و
- büyük
- كَبِيرًا
- ك ب ر
- Diyanet İşleri Başkanlığı: Bize kavuşacaklarını ummayanlar, “Bize melekler indirilseydi, yahut Rabbimizi görseydik ya!” dediler. Andolsun, onlar kendi benliklerinde büyüklük tasladılar ve büyük bir taşkınlık gösterdiler.
- Diyanet Vakfı: Bizimle karşılaşmayı (bir gün huzurumuza geleceklerini) ummayanlar: Bize ya melekler indirilmeliydi ya da Rabbimizi görmeliydik, dediler. Andolsun ki onlar kendileri hakkında kibire kapılmışlar ve azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bununla beraber karşımıza çıkacaklarını ümit etmeyenler: «O melekler üzerimize indirilse yahut Rabbimizi görsek ya.» dediler. Andolsun ki, onlar kendilerini büyük gördüler, büyük azgınlık ettiler.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Bununla beraber, bize kavuşmayı ummayanlar «Bize ya melekler indirilmeliydi, ya da Rabbimizi görmeliydik» dediler. Andolsun ki, doğrusu nefislerinde kendilerini büyük gördüler ve büyük azgınlık ettiler.
- Ali Fikri Yavuz: Bize kavuşmayı ummayanlar şöyle dediler: “- Üzerimize melekler indirilse ya (böylece verecekleri haber üzerine Muhammed’in (s.a.v.) hak peygamber olduğunu tasdik etsek), yahut Rabbimizi görsek (de O bize doğru haber verse).” Yemin olsun ki, onlar nefislerinde büyüklük ve inad tasladılar, büyük bir azgınlıkla hududu aştılar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bununla beraber likamızı ümid etmiyenler dediler ki: «o melâike bizim üzerimize indirilse ya, yâhud rabbımızı görsek â» celâlime kasem ederim ki doğrusu nefislerinde kendilerini büyüksündüler, büyük azgınlık ettiler
- Fizilal-il Kuran: Bizimle karşılaşacaklarını beklemeyenler «bize melekler gönderilmeli değil miydi, ya da doğrudan doğruya Rabb´imizi görmeli değil miydik» dediler. Onlar büyüklük kompleksine kapılarak azgınlıkta son derece ileri gitmişlerdir.
- Hasan Basri Çantay: Bize kavuşmayı ümîd etmeyenler dedi (ler) ki: «Bizim üzerimize melekler indirmeli değil miydi, yahud Rabbimizi görmeli (değil mi) ydik»? Andolsun ki onlar nefislerinden kibir (ve azamet) saklamışlar, büyük bir azgınlıkla haddi aşmışlar (küstahlığa kalkışmışlar) dır.
- İbni Kesir: Bize kavuşmayı ummayanlar: Bize melekler indirilmeli değil miydi veya Rabbımızı görmeli değil miydik? derler. Andolsun ki; kendi kendilerine büyüklenmişler ve büyük bir azgınlıkla haddi aşmışlardır.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Ve Bize kavuşmayı ümit etmeyenler dedi ki: «Bizim üzerimize melekler indirilmeli değil mi idi? Veya Rabbimizi görmeli idik.» Andolsun ki, (onlar) nefislerinde bir büyüklük görmüşlerdir ve büyük bir azgınlık ile azgınlıkta bulunmuşlardır.
- Tefhim-ul Kuran: Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki: «Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?» Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar.
Resim yüklenemedi.