Your browser doesn’t support HTML5 audio
ٱنظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا۟ لَكَ ٱلْأَمْثَٰلَ فَضَلُّوا۟ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا
Unzur keyfe darabû lekel emsâle fe dallû fe lâ yestetîûne sebîlâ(sebîlen).
(Ey Muhammed!) Senin hakkında bak nasıl da temsiller getirdiler de (haktan) saptılar. Artık onlar doğru yolu bulamazlar.
Türkçesi
Arapçası
Kökü
- bak
- انْظُرْ
- ن ظ ر
- nasıl
- كَيْفَ
- ك ي ف
- misal verdiler
- ضَرَبُوا
- ض ر ب
- senin için
- لَكَ
- benzetmelerle
- الْأَمْثَالَ
- م ث ل
- saptılar
- فَضَلُّوا
- ض ل ل
- artık
- فَلَا
- bulamazlar
- يَسْتَطِيعُونَ
- ط و ع
- yolu
- سَبِيلًا
- س ب ل
- Diyanet İşleri Başkanlığı: (Ey Muhammed!) Senin hakkında bak nasıl da temsiller getirdiler de (haktan) saptılar. Artık onlar doğru yolu bulamazlar.
- Diyanet Vakfı: (Resûlüm!) Senin hakkında bak ne biçim temsiller getirdiler! Artık onlar sapmışlardır ve (hidayete) hiçbir yol da bulamazlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bak, senin hakkında ne kıyaslar, ne temsiller yaptılar da çıkmaza saptılar, artık hiçbir yol bulamazlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır: Ey Muhammed! sana nasıl misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmışlardır, yol bulamazlar.
- Ali Fikri Yavuz: (Ey Rasûlüm) bak, senin hakkında ne temsiller yaptılar da haktan saptılar; artık hiç bir yol bulamazlar.
- Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bak senin hakkında ne kıyaslar, ne temsiller yaptılar da çıkmaza saptılar, artık hiç bir yol bulamazlar
- Fizilal-il Kuran: Senin hakkında ne yakışıksız benzetmeler düzdüklerini görüyor musun? Onlar sapmışlardır ve doğru yolu bir türlü bulamıyorlar.
- Hasan Basri Çantay: Bak, senin için ne misâller (kıyaslar) getirip sapdılar. Artık onlar (hidâyete) hiçbir yol bulamazlar.
- İbni Kesir: Bir bak; sana nasıl misaller getirip saptılar. Bir daha yol bulamazlar.
- Ömer Nasuhi Bilmen: Bak senin için nasıl misaller irâd ettiler, dalâlete düştüler, hiçbir yol bulmaya da muktedir olamazlar.
- Tefhim-ul Kuran: Bir bakıver; senin için nasıl örnekler verdiler de böyle saptılar. Artık onlar hiç bir yol da bulamazlar.
Resim yüklenemedi.